İşte Asılsız Anlamlandırmalarımız

Psikolog Tuncay Özer tarafından yazılmış 3 bölümlük bir anlamlandırmalarımız yazısı. Gerçekten güzel bir şekilde anlatılmış. Her ne kadar çok uzun olsa da  okumanızı tavsiye ederim.

İnsanlar nesnelerden zarar görmezler, onlara yükledikleri anlamdan zarar görürler.

Epictetus M.S 1.yy

“Düşüncelerini değiştirmeyenler yalnızca delilerle ölülerdir.” (T. Lowell)

Aşağıdaki sözler, inançlar ve sessiz kabuller, psikoterapiye gitmiş olan bazı danışanların hayata bakarken ve kendilerini hayatın içinde değerlendirirken kullandığı sözlerdir. Aynı zamanda bu sözler terapi ortamında insanların farkına vardıkları ve her davranışı etkileyen gizli inançlardır.

Bu sözler insanın kendisi ve çevresi hakkındaki en temel kabulleridir. Bu sözleri hayata bakarken insanların taktıkları gözlük olarak düşünebiliriz. Ama bu gözlüğün derecesi o insana uygun değildir. Bu gözlüğü takanlara hayatın ve insanların nasıl göründüğünü şimdi inceleyeceğiz.

Bilişsel psikoterapide bilişsel hatalar ve olumsuz otomatik düşünceler benim bu çalışmamda gözlükler veya gözlük olarak adlandırılacaktır.

Bu gözlüğü takan insanların sözlerine, inançlarına ve düşüncelerine geçmeden önce hatırlatmam gerekir ki bir insanın düşüncesi demek kendisi demek değildir. Düşünceler gözlükler gibidirler. Takılırlar ve çıkarılırlar. Zamanla değiştirilirler. Hatta bazı düşünceler vardır lensler gibi dışarıdan fark edilmezler. İşte gözlükler:

$ Çevremdeki herkes tarafından sevilmek istiyorsam herkesi memnun etmeliyim. Herkesle iyi geçinmek zorundayım.

$ Başarısızlığım aptallığımın bir kanıtıdır.

$ Bir bayan terapi seansı sırasında eşinin kendini sevmediğini, iş kolik olduğunu ve hiç tatil düşünmediğini söyleyerek yakınmaktadır. Terapist ile danışan arasında geçen bundan sonraki konuşmaları inceleyelim:

T:Demek eşiniz hiç tatil planı yapmıyor. Yanılmıyorsam eşiniz bana en az altı ayda bir ve genellikle yurt dışına tatile gittiğinizi söylemişti? Yanlış mı hatırlıyorum?
D: Doğru ama o tatiller biraz benim zorumla oluyor.
T: Ama eşiniz bana size sürpriz tatiller hazırlamayı çok sevdiğini bana söylemişti? Yanılıyor muyum?
D: Hımm. Doğru. Eşim bana sürpriz tatiller hazırlar. Ama bana eşim sürpriz tatiller hazırladığında ‘benden oldukça sıkılmış olmalı ki tatile giderek evden kurtulmak istiyor’ diye düşünürdüm. Veya ‘Eşim bu tatili benim için değil kendisi için istiyordur. Ne olacak bencil adam. Tatil istediğine göre oldukça gerilmiş olmalı’ diye düşünürdüm.
T: Niye öyle düşünürdünüz eşiniz tatiline sizi götürmez miydi?

D: Hayır götürürdü. Sanırım eşime oldukça haksızlık yapmışım. Şimdi biraz daha iyi görebiliyorum.

Konuşmalar yukarıdaki gibidir. Bu bayanın bu şekilde düşünmesine neden olan düşünce (Bilişsel şema-Hatalı gözlük) ben sevilmeyi hak etmiyorum şeklindeki düşüncedir. İç dünyasında böyle bir inancı olan biri etrafındakiler onun için ne yaparsa yapsınlar sevildiklerini hissetmekte güçlük çekerler.

$ Ancak çevremdekilerin istediği gibi davranarak arkadaş ve dost kazanabilirim.

$ İnsanların düşündüğü ve tahmin ettiği gibi biri olmak zorundayım.

$ Benim değerim başkalarının tasdik ettiği kadardır.

$ Huzursuzluk çıkarabilecek sözler söylemektense insanların benim hakkımı yemelerini tercih etmem daha doğrudur.

$ Benim mutluluğum bana ne olduğuna bağlı.

$ Hayatta her şey bir zorunluluk olduğu için zevk diye bir şey olamaz.

$ İyi giyinmemişsem kötü olan elbisem değil benimdir.

$ Sınavdan 99 aldıysam bu kabul edilebilirdir. 98 aldıysam bu hepten battım demektir.

$ İnsanlar yine kendilerine benzeyen insanları severler. Bu yüzden bir topluluğa girdiğimde onlar gibi giyinmeli, onlar gibi düşünmeli ve onlar gibi görünmeliyim. Yoksa beni kabul etmezler.

$ Danışan terapi ortamında annesinin kendini sevmediğini dile getirmektedir. Psikoterapist “sevilmediğinize ilişkin inancınıza ne gibi kanıtlar sunarsınız? diye sorar. Danışan: “Geceleri arkadaşlarımda kalmama karışmazlar, eve geliş saatlerime de. Onlar için evde olup olmamam fark etmiyor. Hatta özellikle dışarıda olmamı tercih ediyorlar belki de… ev de de odamdan dışarı çıkmasam, yanlarına çağırmazlar.” Annenin durumu değerlendirmesi ise şöyleydi: “Son birkaç aydır eskisine göre bize uzak davranıyor. Çoğunlukla zamanını arkadaşları ile geçiriyor. Evde pek kalmıyor. Tabi bütün bunları yaşı gereği normal buluyoruz. Artık bizim yanımızda sıkılıyordur. Bu nedenle arkadaşları ile olmasına karışmıyoruz…her zaman izin veriyoruz.

$ Başka insanların ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarımın önüne koyarsam, benim yardıma ihtiyacım olduğunda onlar da bana yardım etmek zorunda kalırlar.

$ İnsanların beni sevmesi için ve bana insanların saygı duymaları için mükemmel olmalıyım.
$ Eşim ben ona söylemeden ihtiyaçlarımı anlamalı.

$ Bir kadın, mutlu bir anne-çocuk tablosu gördüğünde “O benden daha fedakar bir anne” diye düşünür.

$ Kolu çizilen bir hasta hemen öldürücü bir enfeksiyona yakalandığı ihtimaline takılıp kalır.

$ Eğer iyi bir eş olursam eşim beni sevmek zorunda kalır.

$ Birileri bana yardım etmesse yaşayamam. Kendi başımın çaresine bakamam.

$ Herkes tarafından sevilmeliyim.

$ Parmakla gösterilen bir insan olmadıkça başarılı değilimdir.

$ Mutlu olmak için etrafımdakilere parmak ısırtacak başarılar kazanmalıyım.

$ Ben kendi başıma mutlu olamam. Bundan dolayı etrafımda beni mutlu edecek birileri hep olmalı.

$ Herkes tarafından sevilmediğim ve bu sevgiyi açıkça görmediğim sürece mutlu olamam.

$ Burası İstanbul kimseye güvenmemeliyim.

$ İnsanlar beni üzse de benim onlara hiçbir şekilde üzmeye hakkım yok.

$ “Bak koridordan geçerken bana selam vermedi. Demek ki o da benim selam verilmeye değer biri olduğumu düşünmüyor.”

$ Mükemmel olmassam insanlar bana saygı duymaz ve beni kabul etmezler.

$ Benim değerim demek başkalarının hakkımda ne düşündüğü demektir.

$ Kusursuz olmalıyım. Çünkü en küçük hata her şeyi yok edebilir.

$ Daima aranılan ve sevilen bir kişi olmalıyım.
$ Yalnız insanlar asla mutlu olamaz.

$ Eşimin bana iyi davranması dikkate alınabilecek bir şey değil. Bu zaten eşlerin yapması gereken bir şey.

$ Eşim çevresinde çok iyi bir insan olarak bilinir. Eşim sadece bana kötüdür.

$ Kimse beni sevmiyor.

$ Karamsarlık riski azaltır.

$ Neye elimi atsam, kaybediyorum. Demek ki ben hiçbir şeyi hak etmeyen bir ucubeyim.

$ Mükemmel değilsem başarısızım demektir.

$ Mükemmel olmayan hiçbir şey zevk vermez.

$ Bütün sorunlarıma annem ve babam neden oldu.

$ Bu psikolojik sorunları yaşadığıma göre ben çok zayıf bir insanım.

$ Beceriksizin tekiyim. Her işim yarım yamalak olması beceriksiz olduğumu gösteriyor.

$ En iyi olamazsam insanların dikkatini çekemeyeceğim için insanlar beni dinlemezler. İnsanların beni dinlememeleri de bana saygı duymamaları ve bana değer vermemeleri demektir.

$ Yeryüzünde benden bir saniye bile hoşlanacak tek bir insan bile yoktur.

$ Ancak insanları etkilersem beni severler.

$ Patronunuz işinizi gerçekten iyi yaptığınızı söylüyor, ama siz kendi kendinize “Bak ben biliyordum. Yetersiz olduğumu düşünüyor ve beni pohpohlama ihtiyacı hissetti” diyorsunuz. İşte çok önemli bir gözlük. Normalde hipermetrop olan birisinin miyoplar için derecelendirilmiş bir gözlüğü takması gibi bir şey bu.

$ Bir şey için çok sıkı çalışırsam mutlaka onu elde etmeliyim.

$ Eğer çekici ve arzulanan bir kadın olsaydım şimdi yalnız olmazdım.

$ Hayatımda bir erkek olmadığı için çevremdeki insanlar beni hiçbir erkeğin istemediğini düşünecekler.

$ Bir insan beni tanımak istiyorsa başarısızın teki olduğumu anlamaya çalışıyordur.
$ Ben sıkıcı ve soğuk görünen biriyim.

$ Benim için telefon demek kötü haber demektir.

$ Ben asla kendimi kontrol edemem.

$ İnsanları sevme fikri bana hiç hoş bir fikir gibi gelmiyor. İnsanları sevmek için kendimi zorlasam da işe yaramıyor. Ancak insanların girdiğim her ortamda beni hemen kabul ederek tüm sevgilerini anında koşulsuz olarak bana göstermelerini bekliyorum.
$ Hata yaparsam her şey biter.

$ İnsan hiç bir şeyi içinden geldiği için yapmaz. Sadece rolü gereği kendini bir şeyler yapmak zorunda hisseder.

$ Beni ancak bir mucize kurtarabilir.

$ Bir yöneticisiniz ve yeni bir büroda başka bir işe terfi ediyorsunuz ama “Benden kurtulmak istedikleri için beni terfi ettirdiler” diye düşünüyorsunuz.

$ Ben silik biriyim. Sevilmeyi hak etmiyorum. Bunun için insanların bana kötü davranmaları ve dışlamaları doğal.

$ Eşim ve çocuklarım yaptığım yemekten iki tabak yemişlerse yemek güzel olmuştur. Bir tabak yemişlerse yemek kötü olmuştur ve o yemeği bir daha yapmam.
$ Rahat olmak istiyorsam her şey tam ve eksiksiz olmalı.

$ Sevgiyi ancak insanların benden istediklerini yerine getirerek elde edebilirim.

$ Benim onlara davranmadığım gibi insanlar da bana davranmak zorundadırlar.

İnsanın herhangi bir zayıflığının görülmesi utanç vericidir.
$ Kendi başıma mutlu olamam.

$ Başkaları tarafından sevilmek dışında bir mutluluk yoktur.

$ Acelem varsa tüm trafik ışıkları kırmızı yanar.

$ Bir caddede 10 kişi yürüyorsa kuşların üstüne pislediği kişi hep ben olurum.

$ Yeni bir araba alsam her zaman biri çarpar.

$ Herhangi bir konuda benden daha başarılı olan biri, benden daha iyi bir insan sayılır.

$ Ben insanları ancak uzaktan sevebilirim. Yakın ilişkilerimden dolayı sürekli zarar gördüğüm için böyle düşünüyorum.

$ İnsanların beni eleştirmelerinin nedeni mükemmel olmamamdır.

$ Reddedilirsem yok olurum.

$ Ben kaybetmeye mahkumum.

$ Başkalarının yaptığı gibi yapamıyorsam beceriksizim demektir.

$ Sınavdan B aldım demek ki ben zeki biri değilim.

$ İnsanlar benden ya hoşlanırlar ya da beni tamamen red ederler.

$ Değerli olmanın tek yolu bir alanda üstün bir başarı kazanmaktır.

$ Yalnız olmak demek zavallı olmak demektir.

$ Diğer insanlardan önce kendimi düşünmek bencillik olur.

$ Bir şeyi anlamadığımda soru sorarsam insanlar beni aptal sanabilirler.

Eğer biri ile aynı fikirde olmadığımı söylersem, beni sevmeyecektir.

$ Hata demek üzüntü demektir.

$ Kendim için belirlediğim standartlar en üst olmassa ikinci sınıf bir insan olma tehlikesi var demektir.

$ Bir şeyi hak ediyorsam almalıyım.

$ Başkalarından bir şey istemek yerine bazı işlerden vazgeçmek daha iyidir.

$ Biri beni eleştirirse kendimi çok kötü hissediyorum çünkü eleştirilen yaptığım iş değil benim.

$ Bu başarılar çok kolay ve önemsiz. (Çok başarılı bir çok insanın bu şekilde başarılarını görmekte zorlandıklarını görürüz. Çünkü taktıkları hatalı gözlükler görüşü engeller.

$ Toplum içerisinde eğer bir kişi beni tasvib etmiyorsa herkes beni tasvip etmeyecek demektir.

$ Ben birine iyi ve kibar davranıyorsam aynı karşılığı görmeliyim.

$ Mükemmel olmayan başaramamış demektir.

$ İyi ve değerli insan olmak için yardıma ihtiyacı olan herkese yardım etmeliyim.

$ Duygularımı kontrol etmek elimde değil.
$ Başarılı olmak için mutlaka kendimi zorlamam ve kendimle savaşmam gerekir.
$ Arkadaşlarım beni partiye çağırmadılarsa benden nefret ediyordurlar.

$ Mutlu olmak demek hiç üzülmemektir.

$ Sorun benim. Kusurlu olan benim.

$ Her zaman ve her şekilde mutlu ve başarılı olmalıyım.

$ Eğer bir kişi bana kötü bir şey söylemişse bunu herkes söyleyebilir demektir.

$ Ben annem mutsuz iken asla mutlu olamadım. Demek ki bundan sonra da olamayacağım.
$ Hedefin hep daha iyi değilse bir gün mutlaka başarısız olacaksın demektir.

$ Bir şey tam olmazsa o şey güvenilir değildir.

$ Eyvah!!! Yine terkedildim. (Kız arkadaşı randevuya 5 dakika geç kalan bir delikanlı)

$ Bir danışan şöyle söyler “Bakkala gittiğimde bakkal bana ‘Canım’ veya ‘Bilader’ gibi sözlerle hitap ediyorsa beni küçümsedi demektir.“ (Tabi bu danışan eminmim ki esnaf “abi” diye hitap etse büyüdüğünü düşünmez. Ama nedense bu gözlüğü takınca insanların bazı sözleri küçültücü algılanmaktadır.)

$ Bir şeyer satabilmem için yüzsüz ve yırtık bir kişilikte olmam gerekiyor.

$ Satıcı olmak demek JAWS olmak demektir.

$ Çalışıp didinmenin bir anlamı yok.

$ Denesem de kaybedeceğimi biliyorum.

$ Her şey çok zor. Yatıp uyuyup her şeyi unutmak dışında.

$ Zaten bir şey becersem de bana bir zevk vermiyor.

$ Konuştuğum herkes beni sevmeli.

$ Başkalarını her zaman mutlu etmeliyim.

$ Şimdi televizyon seyretmemeliyim. Ben çok tembelim. Mühendis olmayı hak etmiyorum. Zevk düşükünü bir insanım. Televizyon seyretmekle sınav verilir mi? Niye ders çalışmak için kendimi daha fazla zorlamıyorum. Ben televizyonkolik bir zavallıyım. Böyle giderse başıma çok kötü şeyler gelecek. Tüm bu düşüncelerden de kurtulamıyorum. En iyisi televizyon seyerederk bu düşüncelerden kurtulayım bari.

10 dakika televizyon seyreden bir öğrenci.

$ Bir genç çok acıkıp mecbur kalınca lokantaya gitmek zorunda kalır ve “Bu insanlar muhtemelen yalnız olmamdan dolayı benim aptalın ve zerzeğin teki olduğumu düşünüyordurlar” diye aklından geçirmeye başlar. Ama aynı genç aynı lokantada yalnız oturanların, yalnız oturdukları için “aptalın ve zerzeğin teki” olduklarını düşünmemektedir. Yani başkası yalnız oturunca sorun yok ama kendisi oturunca kendini aptal ve zerzek yapıyor. Sanki bir insanın yalnız iken bir yere gidip oturmaya hakkı yokmuş gibi düşünüyor. Yada böyle düşünmesini sağlayan bir gözlük takıyor.

$ Bu güzel kıza yakınlaşmaya çalışırsam beni bir kağıt parçası gibi elinde buruşturup çöpe sallayabilir. Eee ne anlamı var ki? En iyisi bir kız benden hoşlandığını açıkca gösterene kadar beklemek. Böylece hiç risk almamış olurum.

Utangaç Genç

Yukarıdaki utangaç delikanlı tüm cesaretini toplayıp yeni kız arkadaşı ile tiyatroya gittiğinde kafasından geçenleri öğrenmek istermisiniz. Bakın bir olumlu deneyim neleri değiştiriyor.

Her kız red edecek diye bir şey yokmuş. Hem denemek ayıp değil ki canım. Red edilsem de bir şeyler öğrenebilirim ve bu sayede ancak kendimi geliştirebilirim. Ucunda ölüm yok ya. Hem herkes, herkesten hoşlanmak zorunda değil. Yeryüzünde bana uygun bir kız mutlaka olmalı.

$ Danışan şöyle söyler: “Annem sürekli hava durumunu takip eder. Eğer yağmur yağarsa günde 4-5 sefer arar ve gereksiz yere dışarı çıkmamam için beni uyarır. Annem ne zaman yağmur yağarsa kötü bir şey olacağına inanır.” Danışanın annesinin taktığı hatalı gözlük yağmurlu havaları korkunç göstermektedir.

$ Bir sonraki gün bir iş görüşmesine gidecek olan danışan görüşmeyi yapacağı insan kaynakları uzmanını hiç görmediği halde olumsuz düşüncelere sahipti. Şöyle diyordu :” Bu insan kaynakları uzmanlarının hepsi zebani gibi oluyor. İşleri güçleri açığımı aramak.”

Terapist danışana şöyle der: “Bir cümle ile kendinizi öldürdünüz. Cehenneme attınız. Yanı başınıza zebaniyi diktiniz. Ve şimdi kendinize işkence yaptırıyorsunuz. Bu zebani beyin yarın karşınıza çakacağınızdan emin misiniz? Yoksa bay zebani şu anda kafanızın içinde mi dolaşıyor?”

Görüldüğü gibi hatalı gözlük insan kaynakları uzmanlarını zebani olarak gösterebilmektedir.

Yukarıdaki gibi düşünen (hatalı gözlükleri takan) insanların maalesef her zaman haklı olduklarını veya böyle düşünmeye devam ettikçe eninde sonunda kendilerini haklı çıkarabilecek güce sahip olduklarını söylemeliyim.

Çevrenizden veya kendinizden yukarıdakine benzer sözler duyar mısınız? Biz psikologlar yukarıdakilere benzer sözleri ve inançları danışanlarımızdan sık sık duyarız. İnsan hayatında yukarıdakine benzer inançların başlaması ile birlikte psikolojik sorunların başladığını gözlemleriz. Aynı şekilde bu inançlar değiştiğinde psikolojik sorunların yok olduğunu görürüz. Şimdi bu gözlükler bilişsel psikoterapi yaklaşımında nasıl sınıflandırılmış bir bakalım.

Sayfa -1 | Sayfa -2 | Sayfa -3 | Sayfa -4 | Sayfa -5

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir