Bölüm -16

Artık İstanbul’un, taşı toprağı altın denilen şehrin göbeğindeydi. Fakat ne kalacak bir yeri ne de bir işi vardı. Bütün bu yokluğun yanında tek varlığı kirli geçmişiydi. Üstü başı perişan bu çocuğa kim iş verirdi ki. Belki camilerde dilenebilir topladığı birkaç para ile karnını doyurduktan sonra sokaklarda yatabilirdi.

Birkaç ilçeyi dolandıktan sonra Fatih diye bir semte geldi. Daha önce hiç duymadığı bir semtti. Burası tam ona göre bir yerdi. Kuytu köşe yatabileceği yerler de vardı. Üç tane turistlerin bolca ziyaret ettiği mekan vardı. Önce isimlerini öğrendi. Sultanahmet Camii, burası Cuma günleri dilenmek için oldukça iyi bir mekandı. Ayasofya camii, burada da hafta içi dilenebilirdi. Son olarak Topkapı Sarayı, burada da kalan vakitlerinde dilenip güzel kazanç elde edebilirdi. Üçünün tam ortasında da kendine yatmak için bir yer ayırmıştı.

Günler dilenme ve günlük geçinme ile geçmeye başlamıştı. O ilk gecesini hatırladığında elindeki kalemi atıp tutan Halil’in yüzü şimdi bir garip olmuştu. Bitmek bilmeyen gecelerin ilki… Neredeyse hiç uyumamıştı. Gündüz dinlenmek zorunda kalmıştı. Cuma günleri Sultanahmet’in önünde diğer günler ise Ayasofya ile Topkapı’ya gidiyor dileniyordu. Kazancı ise iyi sayılırdı. En azından aç kalmıyordu. Günlük 20 TL karnını doyurmasına yetiyordu.

Günler ilerledikçe idareli kullanımı aşmaya ve parası yetmemeye başladı Halil’in. Kazancı artmış olsa da artık daha çok ve daha kolay para kazanmak istiyordu ve bunun tek çaresi çalmaktı. Çaldıktan sonrada bütün parayı alıp cüzdanı bir çöpe atmaktı.

Bir iki gün plan kurdu. Nerede çalmalı, nereden kaçmalı ve hangi çöpe atmalı. Olaydan sonra en kısa zamanda nasıl ortadan kaybolmalı… Hatta yaşlı bir amca üzerinde deneme bile yapmıştı. Sanki parasını çalmış gibi yanında hızlıca koşarak geçti, rotasını takip etti, hayali cüzdanı çöpe attı ve ortadan kayboldu.

Bu işlerin bu kadar kolay olmadığını o da biliyordu. “Her kusursuz planda bile bir kusur vardır” dedi kendi kendine. “Uygun zaman geldiğinde hissedeceğim ve yapacağım” dedi. Topkapı Sarayı’nın o kalabalık olduğu saatlerde oralarda bulunuyor çaktırmadan denemeler yapıyor ve uygun kişi profilini belirlemeye çalışıyordu.

“İşte” dedi. En sonunda uygun zaman ve en uygun kişi geldiğinde hissedeceğini biliyordu. Takım elbiseli, telefon, cüzdan ve sigarasını sağ elinde taşıyan bir adam dikkatsizce Topkapı’dan çıkmış kalabalığa karışmıştı. Hemen arkasına takıldı. Adam sürekli binalara bakıyor binaların tarihi ile ilgileniyordu. Etrafındaki insanlarla ilgilenmemesi onun için büyük bir fırsattı.

Kalbi heyecandan hızla çarpmaya başlamıştı. Gözleri açılmış ve avına adeta odaklanmıştı. Kalp atışları o kadar kuvvetliydi ki boyun damaları dar gelmeye başlamıştı. Sanki boğazı sıkılıyordu. Sinsi ve yavaş adımlarla çaktırmadan adamın iki adım arkasından takip ediyordu.

Derken adam çok kalabalık bir kafilenin içine karıştı. Halil birden atıldı ve adamın soluna doğru yaklaştı. Hemen sağ tarafına geçti ve elindekileri aldı. O anda ayağı sanki bir buz kalıbının üzerinde gibi kaymaya başladı. Tam düşecekken toparladı ve doğruldu. Kafasını kaldırdığında yaşlı bir kadın gördü ve çarpmamak için yanındaki kişilerden destek alarak büyük bir hamle yaptı. Hızlı adımlarla kaçmaya çalışıyor aynı zamanda da bağıran adamı takip ediyordu. Fakat bu olayda bir gariplik vardı. Adam Halil’i kovalamıyor ve neredeyse aldırmıyordu. Arkasına baktığında onu takip edenler olmadığını gördü ve bir an yavaşladı. İçindeki his tekrar koşması gerektiğini söylediğinde ise tekrar hızlandı. Çöpün yanına geldiğinde sigarayı ve çakmağı attı. Cüzdanın hemen içini boşaltıp cüzdanı da attı. Telefonu da tam atacakken vazgeçti. Telefonu kapattı, paralarla beraber cebine koydu ve tekrar koşmaya başladı.

Son birkaç dakika kalmıştı. Kendini inine atacak ve bu işten kurtulacaktı. Hala takip eden kimse yoktu. Bağıran da kalmamıştı. “Tereyağından kıl çekmek” diye düşündü. Gülmeye başladı. İçi içine sığmıyordu. Yaklaşık 5-6 günlük kazancını bir anda eline geçirmişti. “Son köşe” dedi. “Bu köşeyi de döndükten sonra bitiyor” Tekrar hızlandı.

Köşeye yaklaşırken yavaşladı ve tekrar arkasını kontrol etti. Güldü ve köşeyi döndü. Döner dönmez birisine çarparak yere düştü. Arkasını kontrol ettiği için çarptığı adamı görememişti. Kafasını kaldırdığında şok oldu. Parasını çaldığı adam karşısında dikilmiş sinirli sinirli bakıyordu. Adam Halil’in kolundan tuttuğu gibi yerden kaldırdı ve sürüklemeye başladı.

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir