Bölüm -31

Artık her şey sıradanlaşmıştı. “3-2-1” ve arkasından gelen bazen “tık” sesi bazen de müthiş bir patlama sesi. Barutun patlaması ile kovandan çıkan çekirdeğin tam hedefe ulaşıp cansız bedeni yere sermesi. Haz ve heyecanla birlikte vazgeçilmez bir kovalamaca ve kaçış.

Araba silmekten, adam öldürmeye uzanan yol ve bu yolda tek başına Halil. Ruhsuz ve sadece adam öldürmek için çalışan bir insan. En üst makamdaki para babalarını gözünü kırpmadan “3-2-1” diterek öldürüveren bir canavar. Bazen kendinden nefret etse de elindeki insanların kanlarını temizlemeye çalışsa da belindeki silahı defalarca çok uzaklara fırlatsa da artık geri dönüş yoktu.

“Kabul et ve gerisini düşünme” dedi kendi kendine. Bütün hayatını hatırlamak bugün olduğu gibi Halil’e çok ağır geliyordu. “Geçmişi hatırlamayacaksın” dedi. Duvara vurduğu yumruğunun acısını bile hissetmedi. Kapıyı açıp dışarıya çıktı. Herkes kendi gibiydi. Öldürmek için programlanmış birer makine.

O sık sık sevişip sıkıntısını attığı sekreter bile Halil’in öldürme anlarını dinlerken orgazm oluyordu. “Kaçıp kurtulmak kolay” dedi. Herkesi kurtarmaktansa kendini kurtar. Hızlı adımlarla tuvalete gitti. Kapıyı kapatıp hemen kilitledi. Hızlı hızlı soluk alıp veriyordu. Elleri ve dizleri titriyordu. Belindeki silahı çıkardı. Emniyeti açtı. Mermiyi ağzına verdi, horozu çekti ve silahı kafasına dayadı.

Kalbi kan pompalamaktan patlayacaktı sanki. Elinin titremesiyle sanki silah şakağına masaj yapıyordu. “Haydi” dedi. “Kurtul”. İşaret parmağı ile tetiğe baskı yapmaya başladı. “3” kalp atışları hızlanıyordu. Bütün vücudu uyuşturucu madde almış gibiydi. “2” tetiğe yaptığı baskı iyice artmıştı. Derin derin nefes alıyordu sona gelmişti. Ciğerleri ve kalbi dayanamayacaktı. “1” güldü. “Ben de gidiyorum. Şimdiye kadarkiler gibi” Hoşça kal Dünya” dedi. Tetiğe baskı son haddine ulaşmıştı.

“Hiçbir  yere gitmiyorsun” dedi. Kapının dışındaki ses. “Göndermiyorum”. Halil birden kendine geldi. Kapının arkasında birisi vardı. “Haydi” dedi. “Aldırma çek tetiği” gözlerini bir açıp bir kapatıyordu. Soluk alıp vermesini duyabiliyordu kapının dışındaki. Birden kapı zorlandı. Halil kendine geldi. Kapıya döndü. Kapıyı açtığında karşısında sekreter gülüyordu. Elini uzatıp Halil’i kravatından yakalayıp kendine çekti. Dudaklarından öptükten sonra tuvalete geri itip kapıyı kapattı ve içeriden kilitledi.

Artık kendinden nefret ediyordu fakat yaşamanın tek yolu buydu. İşe ilk başlangıçta kendisi seçmişti bu yolu. “Öldürmek kolay “ demişti. Eskiden eğlenceli olan bu iş artık kendini sıkıyordu. Tekrar işi eğlenceli hale getirmeliydi. “Biraz heyecan fena olmaz” diye düşündü.

İki hafta sonra infaz edilecek kişi bir fabrikatördü. Borcunu ödemediği için infaz edilmesi gerekiyordu. İnfaz Eskişehir’in en işlek caddesinde gerçekleştirilecekti. İnfaz aleti olarak tabanca verilse de Halil daha farklı bir alet düşünüyordu.

Üç dört gün sonra kişin resmi de geldi. Resmin altındaki notta her zaman üç korumayla birlikte gezdiği yazıyordu. Bu da işi daha eğlenceli hale getiriyordu. Toplam dört kişinin cansız bedeninin yere vuruşunu görecekti.

İnfazdan iki gün önce Halil Eskişehir’e gitti. Uçaktan indiği gibi caddeye gitti ve etrafı gözlemledi. Tramvayın geçtiği bir yoldan sivil araçlar giremiyordu. Sağlı sollu alışveriş dükkânları vardı. Genellikle gençlerin ve alış veriş meraklılarının doldurduğu bir caddeydi.

“Oldukça kolay olacak” dedi içinden. “Çok da zevkli olacak”. İnfaz günü kişinin geçeceği yolda beklemeye başladı. İki araçla birlikte önünden geçerek caddenin girişinde durdu. Arabadan korumalarıyla birlikte indi. Fakat nottaki gibi üç değil toplam dört koruma vardı. Halil gülümsedi “Daha çok eğlence” dedi.

Caddenin sonundan yürüyen adamlar diğer taraftan yürüyen Halil ile tam ortada en kalabalık yerde buluşacaklardı. Halil tabancasına susturucusunu taktı ve ellerini cebine koyarak yürümeye başladı. 100 metre kadar yürüdükten sonra karşıdan geldiklerini gördü. İki koruma önce ikisi ise arkadaydı.

İçinden saymaya başladı “3” ilerliyordu. “2” gittikçe yaklaştı. “1” koruma ile yüz yüze geldi. “Bay bay” dedi ve cebindeki tabancayı ateşledi. Ön soldaki koruma yere yığıldı. İkinci ateşte ön sağdaki koruma yere yığıldı. 5 saniye içinde olayın şoku ile adam bağırdı “Koruyun”. Arkadaki korumalar ileri atıldı. Halil gülerek üzerlerine doğru gidiyordu. Tabanca ateşlendi. Sol koruma Halil’i fark etti ve silahını çıkartıp doğrulttuğunda iki karşının ortasında bir delik vardı. Herkes kaçmaya başladı. Halil son kez silahı ateşledi ve fabrikatörü vurdu. Kahkahalarla gülüyordu.

O sırada Halil garip bir şeyler hissetti ve arkasına döner dönmez arkasında birinin elindeki bıçağı kaldırmış karşısında durduğunu gördü. Bıçak hızla kendine yaklaşıyordu.

 

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir