Bilim Tarihinin En Çılgın Deneyleri

Bilim her ne kadar yararlı buluş, deney ve icatlara imza atsa da bazen çılgın icatlara da ne olabiliyor. New Scientist dergisi tarafından bilimde yapılan en çılgın yani uç noktadaki deneyler toparlanarak bir dosya haline getirilmiş. Açıkçası çok kişinin aklının ucundan bile geçmeyen deneyler yıllar öncesinden denenerek olumlu veya olumsuz sonuçlar elde edilmeye çalışılmış.

İşte bizler de sizlere bunları göstermeye çalışacağız. Sakın siz bunları denemeyin 🙂

.

.

.

Frankeştayn’ın köpekleri

1954’te Sovyet cerrah Vladimir Demikhov bir köpek yavrusunun başını, ön ayaklarıyla birlikte bir Alman Kurt köpeğine naklederek çift başlı köpek elde etti. Her iki baş da ayrı ayrı süt içebiliyor hatta birbirlerinin kulaklarını ısırabiliyordu. Köpekler bir aydan az yaşadı.

.

.

.

.

Sarı humma bulaşıcı mı?

Sarı hummanın bulaşıcı bir hastalık olmadığını ispata çalışan stajyer doktor Stubbins Ffirth, bu hastalığa yakalanan bir kişinin kusmuğunu gözlerine, kendi yarasına sürdü ve sonunda da içti.

Doktor sağlığını kaybetmedi çünkü sarı humma bulaşıcı değildi. Daha sonra bu hastalığın ancak virüs taşıyan sivrisineklerin ısırığıyla bulaştığı kesinleşti.

.

.

File LSD verdiler.

1962’de Tusko isimli bir file, tipik bir insan dozundan 3 bin kat daha fazla olan 297 miligram LSD enjekte edildi. Kendi çevresinde dönen fil bir saat sonra öldü. Deneydeki amaç, LSD’nin geçici bir deliliğe neden olup olmayacağını öğrenmekti.

.

.

.

.

İğrençliğin yüzü

 

Evrensel yüz ifadelerini tespit etmek isteyen psikolog Carney Landis, deneklerinin yüz kaslarının hareketini takip etmek için yüzlerine yanık bir mantarla hatlar çizdi. Daha sonra deneklere amonyak koklatıldı, caz dinletildi, p.orno izlettirildi, elleri kurbağa dolu bir sepete sokuldu. En sonunda tüm denekler canlı bir farenin kafasını kesmeye ikna edildi. Bu eylem sırasında çekilen fotoğraflarda denekler “Deneyin Büyük Tanrısı”na kurban adayan garip bir tarikatın mensuplarına benzer yüz ifadelerine sahipti.

.

Profesör gıdık

1933’te psikoloji profesörü Clarence Leuba, gıdıklamaya verilen tepki olan gülmenin öğrenilen bir reaksiyon olup olmadığını kanıtlamak için, yeni dogmuş oğlunu gıdıklarken kimsenin gülmemesini istedi. Yedi ay süren deney sonunda çocuk gıdıklandığında gülüyordu. Böylece gülmenin gıdıklamaya karşı istemdışı bir tepki olduğunu tespit etti.

.

.

.

.

.

Ölüleri canlandırmak

Robert Cornish 1930’larda tahtıravalliye benzer bir düzenek kullanarak ölü hayvanları canlandırmaya kalkıştı. Yeni ölen bazı köpeklerin damarlarına adrenalin ve anti-pıhtılaştırıcılar enjekte etti. Bazı denekler bir süreliğine ağır beyin hasarı ve körlükle hayata döndü.

.

.

.

.

Gözleri faltaşı gibi açık

1960’larda Ian Oswald, insanların her koşul altında uyuyup uyuyamayacaklarını tespit etmek için gönüllülerin gözkapaklarını açık kalacak şekilde yapıştırdı, gözlerine 50 santim öteden yanıp sönen ışıklar tuttu. Elektroşoka ve yüksek sesli müziğe de maruz üç denek de 12 dakika içinde uyudu.

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir