Bölüm -30

“Tabi ki sensin” dedi. “Çünkü sen onun babasısın”. Rizi mutlu bir şekilde dışarıdan giren korumaya bakıyordu. Koruma Rizi’nin yanına gelip elinden tuttu. Korkarcasına bir öpücük kondurdu bebeğine. “Barda ne isim koydu?” diye sordu. “Sevan” dedi Rizi. Hemen doğruldu koruma “Onun ismi Sevan değil. Onu buralardan götürdüğümde daha güzel bir isim koyacağım ona” dedi. Rizi ise “Ben ona senin isminle, Halil diye sesleniyorum.” Dedi.

Lohusalık dönemi Rizi için yavaş yavaş geçiyordu. Beda ise günler ilerledikçe cinsel yönden daha çok yaklaşıyordu Rizi’ye. Her gün yanına gelip ona oral seks yaptırıyordu. Rizi ise bebeği ve kendisi için bunlara katlanıyordu. Bir gün kaçıp kurtulmak adın bunlara dayanıyordu.

“Halil’im” diye sevdiği bebek büyüdükçe gerçek babası Rizi ve bebek ile daha çok ilgileniyordu. Beda ise Rizi’yi tekrar elde etmenin planlarını kuruyordu. Beda’nın yoğun işleri olduğunda Şırnak’tan ve Adıyaman’a gider ve orada birkaç gün kalırdı. O günlerde Rizi ise bebeğini ve bebeğinin babasını alarak geceleri mutlu olurdu.

Rizi’nin giderek gözünü karartması ve Beda’ya soğuk davranmaya başlaması Beda’yı sinirlendiriyor ve aynı zamanda da şüphelendiriyordu. Beda sütten kesilen Rizi’ye yaklaştıkça o bahaneler üretiyor ve yatağa yatmaktan çekiniyordu. Artık sadece sevdiği adamın içine girmesini istiyordu. Beda’nın iradesizliği ve ikinci çocuk riski de yine aynı şekilde Rizi’yi huzursuz ediyordu.

Halil ise çocuğunun annesini ve çocuğunu kaçırmanın yollarını arıyor fakat bir çözüm bulamıyordu. Beda’nın Türkiye’nin her yerinde bir kolu vardı ve nereye kaçarsa kaçsın izini bulabilirdi. Rizi bunu kabul etmese de Halil için en mantıklı şey burada yaşamaya devam etmekti.

Halil’in odaya sürekli girip çıkması etrafta bulunan kişilerin ağzına dolanmaya başlamış ve dedikodu kazanı kaynamıştı. Yavaş yavaş dağdaki herkesin kulağına gelmiş ve değişik teoriler üretilmeye başlanmıştı. Beda ise bunu duyacak en son kişiydi ve duyduğunda yer yerinden oynayacağı kesindi.

Artık küçük Halil yürümeye başlamıştı. Aynı zamanda da konuşuyordu. Yavaş yavaş “Baba, Anne” gibi kelimeleri çıkarıyordu ağzından. Bir gün Beda odaya Halil ile birlikte geldi. Rizi çok utanmıştı. Rizi’yi öpüp küçük Halil’i kucağına aldı. “Oğlum Sevan” diyerek sevmeye başladı. Rizi bebeğinin babasının karşısında bir başka adamla öpüşmekten hiç hoşlanmıyor hatta sinirleniyordu. Beda’nın kucağındaki çocuk “Baba” diyerek Halil’e seslenince Rizi ve Halil şaşkına döndü. Halil direk atılarak “Size baba diyor beyim” dedi. Beda ise Halil’e ters ters bakarak sustu.

Dedikodular en sonunda Halil ile Rizi’den şüphelenen Beda’nın kulağına geldi ve sinirden deli oldu. Hemen bir adam görevlendirerek Rizi’nin ve Halil’in bütün hareketlerinin izlenmesini söyledi. O günden sonra Rizi ve Halil’in attığı her adımdan Beda’nın haberi olacaktı.

Üç hafta sonra her şey ortay çıktı. Beda’nın karşısına gelen bir adam “Beyim, Rizi hanım ile Halil’in gizli aşkı var” dedi. Önce inanmak istemese de gösterilen şahitler ve ispatlar Beda’yı mahvetmişti. Şimdi Beda’nın yapmak istediği tek şey intikam almaktı. “Sana kendi kendini öldürteceğim” dedi.

Bir iki gün Rizi’nin yanına gitmeyen Beda bir plan hazırlayarak Rizi ile Halil’i basmaya karar verdi. Beda yine eskisi gibi davranmaya ve Rizi’yi ilişkiye zorlamaya başladı. Hatta durumu daha zor hale getirmek için Halil’in duyabileceği ve görebileceği şekilde yapıyordu. Halil ise buna katlanamıyordu.

Halil, Beda’nın tekrar Adıyaman’a gideceği haberini aldığında karısını ve çocuğunu alarak kaçmaya karar verdi. Beda, Çarşamba günü gidecekti ve bütün adamların meşgul olduğu Cumartesi günü kaçış yapılacaktı. Pazartesi Beda geldiğinde her şeyi o an öğrenecekti.

Çarşamba günü Beda Adıyaman’a gitti. Perşembe günü Halil durumu Rizi’ye açtı ve zorda olsa kabul ettirdi. Cumartesi günü kaçacaklardı. İstanbul’daki bir tanıdıkları ile yurt dışına çıkacaklardı.

Cuma gecesi her şeyi tamamlamışlardı. Son ayrıntıların üzerinden geçmişler ve tekrar tekrar konuşmuşlardı. Gece ilerleyen saatlerde Rizi soyundu ve son kez yatağa girdi. Yatağının kenarındaki küçük Halil’de uyuyordu. Halil’de soyunarak yatağa girdi ve Rizi’yi öpmeye başladı. Önce boynundan sonra göğüslerinden.

Kapının kırılması ile içeriye giren ışıktan gözleri kamaşan Rizi ve Halil hemen doğruldu. Kapıdaki kişiye göremiyorlardı fakat arkasında 3-4 kişinin olduğu belliydi. Kapıdaki görüntü hala net değildi.

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir