Bölüm -21

“Bu bir uyarı mesajıydı. Arkası mutlaka gelecektir.” dedi. “Acaba bir saldırıya kurban olarak mı kayıtlara geçeceğim.” diye düşündü. Şimdiye kadar suikast kurbanı olan çok fazla subay hatta general olmamıştı. Fakat tetikçinin de bir subay olması güvenliğin rahatça kırılması demekti.

Artık çok dikkatli olmak zorundaydı. Attığı her adıma, her imzaya, her harekete daha dikkat eder olmuştu. Hatta o kadar çok dikkat ediyordu ki suikast olayı onu paranoyaya dönüştürmüştü. Emir subayı ve emir astsubayı da çok titiz davranır olmuştu. İki senedir birlikte çalıştığı, güvendiği, hiç yanından ayırmadığı bu kişilerden şüphe duyar olmuştu.

Sonra birden koltuğundan doğrularak “Ailem de var” dedi. Artık ailesi ile de dikkatli olmalıydı. Omuzlarındaki yük ağır gelmeye başlamıştı artık. Şimdiye kadar aldığı rozetlere ve nişanlara artık iğrenti ile bakıyordu. Emekli olmayı düşündü. Erken emekli olabilir ve ıssız bir yere yerleşebilirdi.

Ertesi gün artık evden işe giderken geçeceği yolu kendisi belirler olmuştu. Eşine de daha dikkatli olması konusunda uyarılarda bulunmuştu. Fakat açık açık konuşmamıştı. Her ne kadar üstü kapalı konuşsa da eşi yeterince tedirgin olmuştu.

Artık rutin işlerini bırakmalıydı. Eğer birisi Bayram’ı öldürmek istiyorsa kullanabileceği en kolay şey rutinlerdi ve Bayram için bu büyük bir zafiyet oluşturuyordu. Masasında oturduktan sonra rutin yaptığı işlerin bir listesini çıkardı. Hafta içi, hafta sonu, bayramda, tatilde… Yaptığı bütün rutin işleri yazdı. O sırada kapı çaldı ve içeriye giren emir astsubayı topuk selamı vererek içeriye girdi. Sol elinde günlük gazeteler, sağ elinde ise köpüklü kahvesi vardı. Bayram direk irkildi. Gazetelere bakarak “Şarbon” diye düşündü. Sonra kahveye baktı, “Fare zehiri” diye düşündü.

Emir astsubayı kahve ve gazeteleri uzattıktan sonra tekrar selam vererek dışarıya çıkmaya yöneldi. O sırada Bayram seslenerek emir astsubayını çağırdı. “Kahve pişerken orada mıydın?” diye sordu. “Hayır” cevabını alınca hemen emir verdi. “Bundan sonra olacaksın.” dedi. “Emredersiniz” cevabından sonra “Kahveyi sen iç burada” dedi. Emir astsubayı şaşkın bir şekilde  itiraz etmeden içti.

Bayram, gözlerini dikerek bir şeyler olması gerektiğini ima etti. Emir astsubayı Bayram’ın karşısında oturmuş kahveyi içiyordu. O sırada da neden bu kadar tedirgin olduğu konusunda konuşuyorlardı.

Emir astsubayı kahvenin sonunu da içtikten sonra öksürmeye ve boğazını temizlemeye çalıştı. Sanki kahvenin telvesi boğazına kaçmıştı. Giderek şiddetli bir şekilde öksürüyor, öksürmekten boğuluyordu. Elini kapattığı ağzı giderek büyüyor, sanki gırtlağı ağzından çıkacakmış gibi boğuluyordu. Birden eline bakan emir astsubayının elinde kan görünce panikleyerek ayağa kalkarak öksürmeye başladı. Zaten birkaç saniye sonra yerde hareketsiz yatıyordu.

Bayram ise emir astsubayını daha fazla fenalaşmadan koltuğunda bulunan acil yardım düğmesine basmış ve yanına gitmişti. Fakat bir yararı olmamıştı. Hastanede doktorlar ile konuştuğunda tabip albay tahmin ettiği gibi Bayrama “zehirlenme” demiş ve hastayı yoğun bakıma almışlardı. Birlikte zehirlenme nedeni araştırılırken Bayram hala tedirgin bir şekilde düşünüyordu. “Bu kadar yakınımda mı?”

Hastanede bekleme salonunda çaresizce yere bakarken Bayram’ın cep telefonu çaldı. Arayan eşiydi. Çok önemli bir şey olmadığı sürece cepten ulaşmazdı. Bayram telaşlanarak hemen telefonu açtı. Kısa bir “Nasılsın, iyi misin?” konuşmasından sonra eşi asıl konuya geçti. “Gönderdiğin çikolatalar elime geçti tatlım. Hatta üstündeki nota bayıldım. Hala çok kibar ve romantiksin. Çikolatanın tadı da çok güzelmiş.”

Bayram beyninden vurulmuşa dönmüştü. Birisi onun adına çikolata göndermiş ve eşi de gayet habersiz onu tatmıştı. Hemen telaşlanarak eşine evlerinin arkasında bulunan hastaneye gitmesini ve midesini yıkatmasını söyledi. “Ben de hemen hastaneye geliyorum” diyerek ekledi. Çok şaşıran ve ters giden bir şeylerin olduğunu anlayan eşi ise acilen hastaneye koştu.

Bayram arabasıyla giderken telaşlı ve sinirliydi. Sürekli kendine “Neden?” diye soruyordu. Hastaneye varmasına üç-dört dakikalık bir mesafe vardı ki aklına kızı geldi. Hemen kızını aradı. Cep telefonu elinde titrerken zorla kızını bulup arama tuşuna bastı. Kızının sesini duymayı çok istiyordu. Bağlanma için geçen süre sanki yıllar gibiydi. O anda karşıdan bir ses gelmeye başladı. “Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor.”

 

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir