Öğretmenlik sistemi değişiyor

Öğretmenlik sistemi değişiyor.Öğretmen olmak artık yeni öğretmenlik sistemi ile zorlaşacak.Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlik sistemini sil baştan değiştiriyor.Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlik sistemini yenileyen taslağı tamamladı. Buna göre öğretmenlik daha kaliteli olacak ama zorlaşacak.

Eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer döneminde başlatılan ve şimdiki Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı döneminde tamamlanan Öğretmen Stratejisi Taslağı onaya sunuldu. Star’ın ulaştığı yeni planın detayları şöyle:
Uygulama dersleri: Fakültelerde öğretmen adaylarının uygulama dersleri arttırılacak.
Alan soruları: KPSS’de öğretmenler sadece alanlarıyla ilgili soruları yanıtlayacaklar.Adaylardan,yeni kpss öğretmenlik sistemi ile dalında bilgisi yüksek olanlar öne çıkacaklar.
Kariyer planlama sistemi: Öğretmenlerin tümü aynı basamaktan mesleğe başlayacaklar ve basamak atlamak için dönemsel sınavlara girecekler.
Başöğretmen: Başarılı öğretmenler öğretmen adaylarına formasyon eğitimi verecek.
Başarılı öğrenciler: Ortaokullarda başarılı öğrencilertespit edilerek öğretmen olmaları için yönlendirilecek.
Öğretmen liseleri: Öğretmen liseleri şehir merkezlerine taşınacak. SBS dışında öğretmen liselerine girişler için ek bir sınav daha uygulanacak.
Pedagojik formasyon: Pedagojik formasyon yerine “Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi” kavramı geliştirecek.
İhtiyaç fazlası öğretmen: Adayların alımlarında uzun vadede ihtiyaçlar hesaplanacak
Yükseklisans: Doktora ve araştırma bursları artacak.
Ortaöğretim öğretmenliği: Öğretmenler alan fakülteleri mezunlarından atanacak.
Öğretmenin yer değiştirmesi: Bir öğretmenin yıllarca aynı okulda kalmaması için Bakanlık yeni model geliştirecek. Öğretmenlerin zorunlu hizmet bölgelerine gitmeleri de özendirilecek.
Özelden kamuya geçiş: Kıdemleri kaybolmayacak.

matematik öğretmeni

 

Kaynak::http://www.haber7.com/egitim/haber/1026094-ogretmenlik-sistemi-sil-bastan-degisiyor

Dorothy Law Nolte kimdir?

                                      Dorothy Law Nolte kimdir?

Dorothy Nolte,Amerikalı yazar ve aile danışmanıdır.12 Ocak 1924 tarihinde doğmuştur.6 Kasım 2005’de hayatını kaybetmiştir. Los Angeles’da, bir elektrikçinin tek çocuğuydu.Dorothy Nolte’nin iki kız ve iki erkek çoçuğu vardı.iki evlilik yapmıştır.

Bir süre bir hastanede gönüllü olarak,hastaların sorunlarını dinleyerek tedavilerinde yardımcı oldu.Bu iş ona çalışmalarında esin kaynağı oldu.1954 yılında çocuk yetiştirme üzerine bir şiir yazdı.Bu şiir Güney California’da Torrance Herald adlı haftalık gazetede yayınlandı. 1998’de yılında Orothy Nolte Rachel Harris  “Children Learn What They Live” adında ile bir kitap haline getirdi.Bu şiir Dorothy Nolte’ı meşhur etti,35 dilde tercümesi yapıldı.Şiirin her sözü eğer ile başlıyordu.

1972 yılında bebek beslenme ürünleri yapan bir firma ücretsiz olarak milyonlarca kopyayı yeni annelere dağıtırken keşfetti. Nolte’ye telif anlaşması yaptı. Veliaht Prens Naruhito üç yaşındaki kızı Prenses Aiko’yı daha iyi gelişim göstermesi için bu eserden faydalandı.2005 yılında Japonya’da en çok satılan kitaplardan biri oldu.

Dorothy Law Nolte

Dorothy Law Nolte meşhur yazısı şöyledir:

Eğer bir çoçuk sürekli eleştirilmişse;kınamayı ve ayıplamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse; kavga etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa; sıkılıp, utanmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse; kendini suçlamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse; sabırlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk desteklenip, yüreklendirilmişse; kendine güven duymayı öğrenir.
Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse; takdir etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse; adil olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse; inançlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse; kendini sevmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse; bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.

Nöbetçi asker yerine nöbetçi savunma sistemi

                                                    Nöbetçi asker yerine nöbetçi savunma sistemi

Türkiye’nin savunma sanayindeki başarıları devam ediyor.Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı‘nda, Yüksel Savunma Sistemleri AŞ standında yeni yerli yapım savunma sistemleri ile ilgi çekiyor.

Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı IDEF 13’te yerli teknolojilerin hangi başarılara imza attığını araştırdık. Nöbetçi, tam bir yok edici olarak fuarda yerini aldı.

                        Nöbetçi ve YAK göreve hazır
Firma tarafından geliştirilen Nöbetçi adlı savunma sistemi, karakollarda canlı hedef olan ve nöbet tutan askerlerin yerine geçerek uzaktan kumanda edilen gelişmiş bir silah. Görüntü analiz yazılımı tamamen yerli teknolojilerle geliştirilmiş olan Nöbetçi’nin fiyatı, istenen özelliklere göre değişiyor.
YAK ise mayına dayanıklı araçlara entegre edilen bir silah. Mayına çarpan ve hareket kabiliyetini kaybeden aracın içindeki askerler, uzaktan kumanda ile bu savunma sistemini kullanarak başarılı bir püskürtme işlemi yapabiliyorlar.Yak mayına dayanıklı araçlar ile  mayınlar sorun olmayacak.

nöbetçi
                          Türkiye kullanmadan başka ülke kullanmıyor
Sorularımıza yanıt veren Esen, bu silahların ülkemizde kullanılması için beklediklerini, her türlü testleri başarıyla geçtiklerini belirtti.

Silahın yönetildiği arabirim, bu şekilde:

nöbetçi arabirimi

Fuarı ziyaret eden 29 bakanın 8’i Yüksel Savunma Sistemleri’nin standını ziyaret ettiklerini, ortak sorunun “Bu ürünleri ülkeniz kullanıyor mu?” olduğunu açıklayan Esen, en kısa zamanda bu engeli de aşıp, bu teknolojileri tüm dünyaya pazarlayan bir şirket olacaklarını söyledi.

Teknolojinin gövde gösterisi yaptığı Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı’nda yerli teknolojilerin neleri başardığını araştırdık. Bu şirketlerden biri olan Yüksel Savunma Sistemleri AŞ standında tam anlamıyla bir yok edici ile karşılaştık.
İşte shiftdelete.net özel röportajı:

2008 yılında kurulan firmanın Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi Hayri Esen ile samimi bir röportaj gerçekleştirdik.
                      Röportajda konuşulanlar;
Firmanız hakkında bilgi verir misiniz?
Ürettiğiniz silahlarda hangi yerli teknolojiler kullandınız?
Ürünlerinizin diğer ülkelerle rekabette şansı nedir?

Kaynak:shiftdelete.net

Çoçuklarımıza nasıl davranmalıyız?

                                        Çoçuklarımıza nasıl davranmalıyız?

”Çoçuğuna gerçek servet bırakmak isteyen anne ve babalar,ona iyi dinlemeyi öğretsin” demiştir Publilus Syrus adlı Suriyeli yazar.Çoçuklarımızı yetiştirirken onları doğru davranışlarda bulunarak gelişimlerine olumlu yönde katkı sağlamış oluruz.Ailede çoçuklara nasıl davranılırsa aynı oranda gelişim sağlarlar..Çoçuk ne yaşıyorsa onu öğrenir.Amerikalı yazar ve aile danışmanı Dorothy Law Nolte‘de çoçuklara nasıl davranılmasını gerektiğini gösteren yazısında şöyle demiştir:

doğa

Eğer bir çoçuk sürekli eleştirilmişse;kınamayı ve ayıplamayı öğrenir.

Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse; kavga etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa; sıkılıp, utanmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse; kendini suçlamayı öğrenir.

Eğer bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse; sabırlı olmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk desteklenip, yüreklendirilmişse; kendine güven duymayı öğrenir.

Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse; takdir etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse; adil olmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse; inançlı olmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse; kendini sevmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse; bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.

Dorothy Law Nolte

Babanın gelin olacak kızına yazdığı mektup

Babanın gelin olacak kızına yazdığı mektup

Kız babalarının en çok sevinçli günde üzüldükleri,(daha doğrusu tatlı hüzün) kızlarını gelinlikle evden uğurladıkları gündür.Bir baba kızının mutlu olmasını ister.Evlenmeden önce ona biraz baskı yapsa da evden uğurlarken çok duygusal olur.Şimdi sizlerle bir kız babasının gelin olunca kızına yazdığı güzel bir mektubu paylaşıyorum:

Kızım gelecek birazdan
Çok az vaktimiz kaldı, hala ürperiyor ve korkuyorum
Ya duramazsam ayaklarımın üzerinde?
Ya bırakıpta kendimi ağlarsam gözünün önünde?

Hayır yapamam! Bu olmamalı
Toparlanmalıyım bir an önce
Her zamanki gibi dik durmalıyım karşısında
Hem kızımı “erkekler ağlamaz, hele babalar hiç ağlamaz” diye inandırmıştım
Sürdürmeliyim o koca yalanı

Kızım gelecek birazdan yanıma
Canımın yongası, yüreğimin ta şurası
Daha şimdiden hissediyorum belimin orta yerinden kırıldığını
Çözüldüğünü dizlerimin bağını

O gelmeden kendimi toparlamalı ve alıştırma yapmalıyım
Onu gelinlik içinde görür görmez “prensesler gibi olmuşsun kızım” demeliyim
Ya da yok
“Canım yavrum, o kadar güzel olmuşsun ki seni vermekten vazgeçebilirim” demeliyim
Ya da şöyle diyeyim en iyisi
“Birisi cennetin kapılarını açık bırakmış da bu melekler güzeli buraya mı kaçmış?” desem

Ama ağlar ben bunları söylersem
Zaten o benim hep prensesim, hep melekler güzelimdi
En iyisi hiçbir şey demeden
“Hayırlı uğurlu olsun kızım, Allah başınızı bozmasın”diyeyim kestirmeden

Ama bu da çok katı olmaz mı?
Olsun, zaten kızım beni hep katı bilirdi
Bir yere gitse “neredeydin?” diye
Gittiği yerden geç gelse ” kız başına bu saate kadar ne geziyorsun?” diye kızardım
O da surat asar, bazen karşılık verir giderdi karşımdan

Ama benim ona hep kızdığımı ve baskı kurduğumu düşünsede
Hiç kızmadım ben melekler güzelime
Kızamazdım, kıyamazdım

Başına bir şey gelir, incinir, korkar da yanında ben olamam diye titrerdim
Onun tırnağına taş deyse benim yüreğime kan akardı
Onun saçının teli kopsa benim yüreğim doğrulmazdı
Babaydım ben, sevdiğimi değilde hep tepkilerimi belli ederdim

Hep sevdim onu belli etmeden
Geceleri az mı izledim gizli gizli uykusunu bölmeden
Az mı dua ettim “Allah’ım alma canımı kızımın mutlulukla mürvetini görmeden”

Kızım gelecek birazdan
Daha doğrusu öpüp elimi helallik isteyecek, uçacak yuvadan
Boğazım düğüm düğüm, yüreğim iki büklüm
Keşke açabilsem de yüreğimi öpse kızım kanayan bu yaramdan
Öpse de geçse acısı her yandan

Kızım gelecek ve gidecek birazdan
Kızım gidiyorsun da yokluğuna nasıl dayanacak bu ruhsuz sandığın baban?
Ağlarsam eğer sanma ki sadece mutluluktan, hepsi ayrılıktan tomurcuğum
Hepsi ayrılıktan

Çok sevdi seni baban
Çok ağladı içinden ama gözünden yaş akmadan
Hasta olduğunda, düştüğünde, üşüdüğünde, üzüldüğünde
Katı değildim ben kızım
Sadece sana karşı hassas ve zayıf olduğumu bilme diyeydi hepsi
Yani kınalı kuzum hepsi yalandan, hepsi korkudan

Seni çok seviyorum kızım
Gidişine kan ağlasamda yine yalan söyleyeceğim sana
Mutluluktan ağlıyorum desemde halbu ki ayrılıktan
Halbu ki yokluğuna alışamayacak oluşumdan

Güle güle git diyecek kızına bu yorgun babası
Mutlulukla dolsun diyecek evi, yuvası
İncinmesin yüreğin, akmasın diyecek gözünün yaşı
Kurban olur ona babası
Desem mi ona acaba
“Hadi babası, öp de geçsin bu ayrılık acısı”

Alex Colon’nun 45 metreden attığı gol

                              Alex Colon’nun 45 metreden attığı gol

Yılın golüne aday  Alex Colon’dan 45 metreden attığı goldür.Ekvador liginde Sociedad Deportivo Quito – Deportivo Cuenca maçında Alex Colon 45 metreden  mükemmel gol attı.Alex Colon kendi sahasından aldığı topu 5 metre sürüp ,orta saha rakip yayının yanından attığı şut gol oldu.Bu gole şapka çıkartılır.

Alex’in güzel şutunda kalecininde biraz ileri çıkması golün oluşmasında etkili oldu.Futbolda 90 tabir edilen yere giden bu mükemmel gol maçın 5. golü oldu.Maçın 60. dakikasında atılan bu gol maçın son golü oldu ve maçı Sociedad Deportivo Quito 5-0 kazandı.İşte Alex Colon’un 45 metereden attığı golün videosu:

Bu golün değişik başka videosunuda http://www.samanyoluhaber.com/web-tv/alex-colondan-harika-gol-1386-video-haberi/ adresinden bakabilirsiniz.

Reyhanlı bomba patlamaları

                                Reyhanlı bomba patlamaları

Hatay’ın Suriye sınırındaki ilçesi Reyhanlı’da belediye binası ve şehir merkezinde saat 13.55’de 2 ayrı patlama meydana geldi. Patlamaların bomba yüklü araçların infilak etmesi sonucu gerçekleştiği belirtildi.Patlamaların nedeninin bomba yüklü 2 araç olduğu açıklandı.Reyhanlı’daki patlamalarda 41 kişi hayatını kaybetti, 20’si ağır,140’e yakın kişi yaralandı. Ölü ve yaralı sayısının artmasından endişe ediliyor.

İlk bomba Reyhanlı Belediye binası arkasında saat 13.55’de  patladı. Bu patlamadan 15 dakika sonra da şehir merkezinde ikinci bir patlama meydana geldi. 2 bombanın daha yerleşim yerlerinden uzak noktalara düştüğü bildirildi. Görgü tanıkları scud füzesi düştüğünü gördüklerini belirttiler.

Reyhanlı bombalı saldırısı anı görüntülendi.İşte youtube Reyhanlı bomba patlaması videosu:

İçişleri Bakanı Muammer Güler, Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki patlamalara ilgili şu açıklamaları yaptı:

“Bunun birinci hedefi çözüm sürecidir. Ve bu işin içinde olanlar malumlarınızdır.Bizim civarımızdaki yerlerde maalesef bu sürecin kendilerine olacak etkilerini de hesap ederek ve Türkiye’deki huzurun zaten hiçbir zaman olmasını istemediler. Ama bu süreçte bizim sahiplendiğimiz insanlar bu konudaki gayretlerimizi insani yaklaşımlarımızı biliyorlar. Buna rağmen yürütülmek istenen başka bir çalışma da var. Türkiye, Allah’ın izniyle bunların üstesinden gelir. Kimse Türkiye Cumhuriyeti ile aşık atmaya onun gücünü denemeye kalkmasın. Onun hesabını görecek bir gücümüz var. Ancak kalleşçe, alçakça, masum savunmasız insanlara bu şekilde daha önce yapıldığı şekilde gayretler var. O gayretler hiçbir zaman sonuç almaz. Bizim birliğimizi beraberliğimizi aksine daha da pekiştirir.

Şu anda bize çok kötü manzaralar da intikal ediliyor oralardan. Derhal uçak ambulanslar, ambulans helikopterler olay yerine ulaştırıldı. Gerekli güvenlik takviyesi de yapılıyor. Devletin bütün gücü imkanı oraya sevk edilmiş durumda. Ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralıların da inşallah en yakın zamanda şifaya kavuşmasını diliyorum.

Tabii bu ortamda biz yine de işimizi yapmalı hedeflediğimiz bütün çalışmaları sonuna kadar eksiksiz gerçekleştirmeliyiz. Bu olaylar bizim çalışma azmimizi asla eksiltmemeli. Çözüm sürecinin bu tür provokasyonlarla kesilmek istendiğini biliyorduk. Maalesef böyle bir şey gerçekleşti. Muvaffak olmaları asla ve asla mümkün değildir.”

reyhanlı bomba patlaması

Galatasaray şampiyonluk kutlamaları

Galasaray‘ın şampiyonluğunu ilan etmesinin ardından gözler şampiyonluk kutlamalarına çevrildi.Galatasaray şampiyonluk kutlaması için,teknik direktör Fatih Terim’in ”kutlamaları sezon sonuna bırakalım” açıklaması yapmıştı.Sezon sonu ise geldi çattı.Şampiyonluğun en güzel yanı şampiyonluk kutlamalarının çok coşkulu geçmesi bekleniyor.

Galatasaray kulübünün kuruluş tarihi olan 1905 ve Galatasaraylılar günü olarak bilinen 19 Mayıs yönetimi harekete geçirdi. Sarı kırmızılılar, 19. şampiyonluk kupasını kulübün kuruluş tarihi olan saat 19.05’te almak istiyor. Bu nedenle Türkiye Futbol Federasyonu’na, son haftada Trabzonspor maçının19 Mayıs’ta başlama saatinin 17.00 olması için başvuruda bulunulacak.

galatasaray

Gerekli izinlerin alınmasından sonra Galatasaray yönetiminin geçen sezonki kutlamalardan daha iyi,çeşitli süprizlerle mükemmel bir şampiyonluk kutlaması gerçekleştirecek.

Youtube Galatasaray şampiyonluk kutlaması paylaşıldı.İşte Sivasspor maçı ardından ilk  Galatasaray şampiyonluk kutlamaları videsu:

Bu video da geçen sezon 2011-2012 Galatasaray şampiyonluk kutlamaları videosu:

Duman grubu ayetlerle dalga geçti

                                     Duman grubu ayetlerle dalga geçti

Duman Grubu’nun son albümünde manevi değerlerimize ağır hakaret içeren şarıkılarına tepkiler yağıyor.Planlanmış konserlerinin öncesinde,konser yapılacak şehirlerde yoğun tepkiler alıyor.Bu tepkiler konserleri bile iptal ettiriyor.Duman Grubu ateist mi? bilinmez ama kamuoyunda öyle bir izlenim oluştu.

Ünlü rock grubunun Kütahya’daki konseri iptal edildi, Diyarbakır’da 49 STK iptal için girişimde bulundu,

duman grubu

Kütahya’da, Duman Grubu’nun 13 Mayıs’ta vermeyi planladığı konser, bazı sivil toplum kuruluşlarının tepkisi nedeniyle iptal edildi.

Cumhuriyet Caddesi’nde, sivil toplum kuruluşları adına açıklama yapan Anadolu Gençlik Derneği Kütahya Şubesi Temsilcisi Erol Taşkın, söz konusu grubun Kur’an-ı Kerim’deki bazı surelerle alay ettiğini söyledi.Duman grubunun ayetle dalga geçmesi konserlerinin iptal edilmesin yol açıyor.

Grubun, “Özellikle ‘Rezil’ adlı şarkısında İhlas Suresi’nin 3’üncü ayetinde değişiklikler yapıp şarkısına uyarladığı ve manevi değerlerimize ağır ithamlarda bulunduğu açıkça görülmektedir” diyen, Taşkın, şunları kaydetti:

“İslam dinini suistimal edenleri eleştirecek başka yol mu? Başka metot mu bulamadınız ki Yüce Allah’ın ayetlerini şarkılarınızda, tahrif ederek seslendirmeye çalışıyorsunuz? Eğer İslam’ı suistimal eden birileri varsa bunların başını siz çekiyorsunuz. Yaptığınız ve yapmayı düşündüğünüz bu tür hareketleri nefretle kınıyor ve protesto ediyoruz.”

Taşkın, konserin, DPÜ Rektörülüğü tarafından iptal edildiğini belirterek, “Bu grubun, Kütahya’ya gelmemesi bizi memnun etmiştir. Bundan dolayı Rektör Prof. Dr. Ahmet Karaslan’a, kurum yöneticilerine teşekkür ederim” diye konuştu.

                 DİYARBAKIR’DA 49 STK’DAN AÇIKLAMA
Diyarbakır’da 49 sivil toplum kuruluşunun temsilcileri, Duman Grubu’nun yarın vermeyi planladığı konserin iptal edilmesi istemiyle basın açıklaması yaptı.

Aralarında Anadolu Gençlik Derneği, Bayındır Memur-Sen, Birlik Haber-Sen ve Dicle Fırat Grubu’nun bulunduğu 49 sivil toplum kuruluşu üyeleri, Yenişehir ilçesindeki TOKİ Camisi’nde cuma namazı kıldı. Grup namazın ardından, camiye yaklaşık 200 metre uzaklıktaki açık hava konserinin düzenlenmesinin planlandığı eğlence mekanına doğru yürümek istedi, ancak güvenlik güçleri buna izin vermedi.

Bunun üzerine grup tekbirler getirerek, yaklaşık 10 metre yürüdükten sonra basın açıklaması yaptı. Açıklamayı okuyan Ali Göçtürk, grubu, Kur’an-ı Kerim’e saygısızlık ettiği için kınadıklarını belirtti.

Göçtürk, şunları söyledi:

“Bu rezil müzik grubunun İslam’ın en yüce değeri Kur’an-ı Kerim’in İhlas suresindeki ‘lemyelidvelemyuled’ ifadesini, ‘lemyelid ve löp yutar’ şeklinde telaffuz ederek hem kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e hem de tüm Müslümanları töhmet altında bırakacak şekilde İslami şahsiyete yönelik hakaret içermiştir. Bizler Müslümanlar olarak, Kur’an-ı Kerim’e olan bağlılığımızı ve onun uğrunda her türlü fedakarlığı göze alacağımızı ilan ediyoruz.”

Konserin iptal edilmesini istediklerini vurgulayan Ali Göçtürk, “İptal etmedikleri takdirde Müslüman Diyarbekir halkımız nezdinde mahkum edeceğimizi, konser günü yasal tepkilerimizi vereceğimizi belirtiyoruz. Çünkü bizim için Kur’an-ı Kerim en yüce değerimizdir” dedi.

Memur-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Yunus Memiş ise peygamberimize, dini değerlere, Kur’an-ı Kerim’e yapılan saldırıları protesto etmek amacıyla toplandıkları kaydetti.

“Kur’an ile alay eden diller lal olsun” şeklinde Türkçe ve Kürtçe döviz taşıyan grup, olaysız dağıldı.

Kaynak:http://www.haber7.com/neler-oluyor-hayatta/haber/1024994-ayetlerle-alay-eden-duman-grubuna-buyuk-sok

Amalgam dolgu zararları

Amalgam dolgu  zararlarını Prof.Dr. İ.Ayhan Şengil şöyle açıklıyor:

                                       AMALGAM DOLGU ve CIVA TEHLİKESİ

Amalgam dolgu nedir? önce bunu açıklayalım.Amalgam dolgu, çok dayanıklı ve ekonomik bir dolgu maddesidir; fakat görünümü estetik değildir. Amalgam dolgu, yüzde 70 gümüş, yüzde 23 kalay, az miktarda bakır ve çinkodan oluşan tozun cıva ile karıştırılmasıyla hazırlanır. Karışım, diş hekimi tarafından hazırlanan oyuğa yığılır ve dolgu birkaç saatte sertleşir. Özellikle azı dişleri için günümüzde kullanılan en iyi dolgu maddesidir. Amalgam dolgular, gümüş dolgular olarak da tanımlanır. Karışımın yüzde 45-50′sini oluşturan cıva, metalleri birbirine bağlayarak dayanıklı bir dolgu malzemesi oluşturur. 150 yıldan beri geliştirilerek kullanılmakta olan amalgam dolgular, çok sayıda dişin korunarak ağızda kalmasına hizmet etmiştir. Yılda, bir milyardan fazla amalgam dolgu yapıldığı tahmin edilmektedir.

amalgam dolgu

                                      Dişlerde ki Amalgam Zararlı Mı?

Amalgam dolgunun insan sağlığına etkisi olmadığı yönünde görüşler olmakla birlikte, bu dolguların çok ciddi cıva zehirlenmelerine yol açtığını gösteren bulgular da vardır. Cıva ihtiva eden amalgam, resimde de görüldüğü gibi dişin çürük olan kavitesinde dolgu malzemesi olarak kalmayıp vücuda yavaş yavaş yayılarak kronik cıva zehirlenmelerine de neden olabilmektedir. Amalgam dolgulardan açığa çıkan cıva elementel cıva buharıdır ve solunduğunda yüzde 801 absorbe olur. Çiğnendiği takdirde gastrointes-tinal sistemden de kolayca absorbe olur. Diğer olası Absorbsiyon yolları ise oral mukoza ve pulpal dokudur. Amalgam dolgu yaptıran bazı kişilerde saç dökülmesi, baş ağrıları, romatizma ve eklem iltihabı, iştahsızlık, sık gribal enfeksiyon, bayılma, ağır depresyon ve psikolojik problemler saptanmıştır. Amalgam dolgu yaptıran ve bu şikayetlerle gelen ve tedaviye cevap vermeyen 160 hasta üzerinde yapılan bir çalışmada, dolgular çıkartılmış ve hastaların şikayetlerinde bir düzelme olup olmadığını takip edilmiştir. Alınan sonuç çarpıcıdır; amalgam dolguların çıkartılmasından sonraki ilk bir yıl içerisinde hastaların büyük çoğunluğu (yüzde 83) durumlarının “çok iyi” ya da “iyi” olduğunu ifade etmişlerdir. Sonuç göstermektedir ki; amalgam dolgunun çıkartılması, şikayetlerin düzelmesini ve devamlı bir iyileşmeyi sağlamıştır. Diğer çarpıcı bir örnek; Türkiye’de bir bilim insanının çalışmaları sırasında ortaya çıktı. Doç.Dr. Sabiha Paktuna Keskin, Suudi Arabistanlı bir işadamının 4.5 yaşındaki otistik çocuğun tedavisinde, çocuğun annesinin diş hekimi olmasından dolayı cıva zehirlenmesinden şüphelenerek, çocuğun vücudunda ağır metal aramış ve çok yüksek oranda cıvaya rastlamıştır. Keskin, bunun üzerine psikiyatrik tedavinin yanı sıra metal detoksifikasyonu olarak bilinen vücuttan ağır metalle, atılmasını sağlayacak metabolik tedavi uygulandığını dile getirerek, daha önce hiç konuşamayan çocuğun kısa sürede su isteyebildiğini ve acıktığını söyleyebildiğini kaydetmiştir. Bu konuda hayvanlar ve insanlar üzerinde yapılan diğer çalışmalarda aşağıdaki sonuçlar bulunmuştur;

-Hayvan deneyleri göstermiştir ki, cıva çok hızlı bir şekilde vücuda yayılarak hassas organları etkileyebilmektedir. Kanadalı bili sanlarının koyunlar ve maymunlar yapmış oldukları amalgam dolgu dan yaklaşık 1 ay sonra mide, bağ saklar, böbrekler ve diş etlerinde cıva birikimlerine rastlanmış ve koyunlarda böbrek fonksiyonları yüzde 50 oranında yavaşlamıştır.

-İnsanlar üzerinde yapılan otopsi çalışmalarından sonra beyin ve böbreklerde cıva birikimleri tespit edilir ve kişinin ağzında ne kadar fazla miktarda amalgam dolgu varsa o oram da beyin ve böbreklerde fazla cıva bulunmuştur.

-Hannes Stahelin ve Gianfranco Olivieri isimli araştırmacılar daha önce amalgam kullanılarak dolgu yaptırmış olan ölmüş Alzheimer hastalarının normal insanlarla kıyaslanmasında laboratuvar çalışmaları ile göstermişlerdir ki, cıva Alzheimer hastalığı oluşmasında önemli rol oynamaktadır. Ayrıca Parkinson ve MS konusunda da araştırmalar devam etmektedir.

-Ayrıca cıva, anne karnında iken bebeği de olumsuz etkilemektedir ve anne ne kadar çok miktarda amalgamtaşıyorsa plasenta ve anne sütü de o kadar fazla etkilenmektedir.

                  Amalgam Dolgusu Olanların Dikkat Etmesi Gereken Konular

-Limonlu ve sirkeli besinler cıvayı çözer, bu nedenle bunlardan uzak durulmalı.

-Sakız cıvayı çözer, uzun süreli ve çok çiğneme cıvanın çözülmesine sebep olur.

-Sıcak yiyecekler ve içecekler de cıvanın çözülmesine sebep olur.

               Amalgam Dolgu Sökülürken Dikkat Edilmesi Gereken Konular

-Amalgamın ağza düşerek yutulmasının mutlaka önlenmesi gerekir.

-Diş doktorlarının muayenehanelerini mutlaka iyi havalandırmaları gerekir.
-Amalgam çıkarıldıktan sonra geçici olarak çimento ya da plastik dolgu yapılmalıdır.
(Prof.Dr. İ.Ayhan Şengil)

Kemik erimesi tedavisi

Kemik erimesi özellikle yaşlılarda sık rastlanan bir hastalıktır.Bir vatandaşımız kemik erimesine karşı ilginç bir yöntem bulmuş.Bu tedaviyi,denemekte fayda var,nasıl olsa zararı yok diyerek bu hastalığı yaşayanlara tavsiye ediyor.Kemik erimesine karşı doğal çözüm yazısı aşağıdadır:

naneli yoğurt

Yıllarca yoğun kemik erimesi tedavisi görürken, devlet bunun ilaçlarını vermeme kararı aldı biz emeklilere.

Bu arada ben yoğurdu çok çok sevdiğim için ve rejim olsun diye her akşam yemek yerine bir kase yoğurt yemeye başladım.

Ancak öylece yemek değil; içine bir avuçta çok sevdiğim naneden ve biraz da z.yağı ile pul biber koyarak ve içine bir de peksimet doğrayarak.

Geçen sene kemik ölçümü için verilen tarihte dispansere gidip tahlil ve mr’ larımın çekiminden sonra doktor, kemik erimesinin sızıntıya dönüştüğü yani hızlı erimenin neredeyse durur gibi olduğunu söyledi ve bana ne kullandığımı sordu, ben de hiçbir şey sadece bol naneyle karışık yoğurt yediğimi söyledim;

Doktor:” – Nane ile yoğurdun birleşmesiyle doping yapmışsınız…” dedi.

Şimdiyse, her kadın hastaya “Kür olarak haftanın her günü böyle yoğurt yiyeceksiniz ilaç gibi…” diye tembih ediyormuş.

Benden söylemesi. Denemekten zarar gelmez. Ancak unutmamalı ki yoğurdun içinde mutlaka bolca kuru nane olacak.Kemik erimesi tedavisi kürü,kemik erimesini durdurur.

Zengin olmak

Zengin olmak çok para sahibi olmak değildir.Sağlığınız erinde olmadıktan sonra,huzurunuz yoksa çok paranız olsa da aslında siz zengin değilsinizdir.İnsanların zenginlikleri para ile ölçülmez.Gerçek zenginlik hikayesinde bu durum daha iyi anlatılıyor.Asıl fakirlik hikayesi şöyle:

altın para
Günlerden bir gün bir baba ve zengin ailesi oğlunu köye götürdü. Bu yolculuğun tek amacı vardı, insanların ne kadar fakir olabileceklerini oğluna göstermek. Çok fakir bir ailenin çiftliğinde bir gece ve gün geçirdiler.

Yolculuktan döndüklerinde baba oğluna sordu,
“insanların ne kadar fakir olabildiklerini . gördün mü?”
“Evet!”
“Ne öğrendin peki?”
Oğlu cevap verdi,
“Şunu gördüm: bizim evde bir köpeğimiz var, onlarınsa dört. Bizim bahçenin ortasına kadar uzanan bir havuzumuz var, onlarınsa sonu olmayan . bir dereleri. Bizim bahçemizde ithal lambalar var, onlarınsa yıldızları. Bizim görüş alanımız ön avluya kadar, onlarsa bütün bir ufku görüyorlar.”

Oğlu sözünü bitirdiğinde babası söyleyecek bir şey bulamadı. Oğlu ekledi, “Teşekkür ederim baba, ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için!”

Damla Su gerçekleri

Ülkemizde faaliyet gösteren Damla Su CocaCola’nındır.Damla Su ile ilgili çarpıcı iddalar yapılmaktadır.İşte Damla Su gerçekleri:

PEK ÇOK RESTORANDA VEYA LOKANTADA FİKRİNİZİ SORMADAN, DAMLA SUYU GETİRİP HEMEN AÇIYORLAR…
Dün gece eve dönerken su almak üzere markete uğradım, görevliye şöyle sordum:
1,5 lt. su var mı? Ama Turkuaz/Damla dışında lütfen
Turkuaz çıktığından beri bu şekilde su alıyordum artık.
Para verip kötü su içmeye hiç niyetim yok! Marketteki adamın dediklerini aynen
aktarıyorum:
– Abi, ben o sudan satmıyorum. İnan ki gelen müşterilerden onda dokuzu senin söylediğin şeyi söylüyor.
Peki, neden halen satıyorlar?’ diye sordum.
– Abi, Turkuaz/Damla suyu, marketlere bedava veriliyor, satarsan kara geçiyorsun, satmazsan öylece duruyor. Ama ben satmıyorum, çünkü alan yok.
Ayrıca CocaCola satanın Turkuaz/Damla da satma zorunluluğu var, hatta Başka su sattırmamaya
çalışıyorlar.
Uzun söze gerek yok; hiç kimse almazsa, hiç kimseye satamazlar.. .
Lütfen okuyun, okutun! Bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum.
Türkiye’de bazı şişeli içme suları doğal kaynak suyu değil.
Doğal kaynak sularında devlete para ödemeniz gerekiyor, artı bu tesislerin yatırım maliyeti çok
yüksek.
Dolayısıyla CocaCola ne yaptı,
kaynak suyu araştırmalarının maliyetlerini çok yüksek bulduğu için
Bursa/Kestel ovasındaki CocaCola fabrikasında derin kuyu pompalarıyla ovanın suyunu çekerek bunu da termostan geçirip filtre ederek hem CocaCola meşrubatını hem de Türkuaz/Damla’ yı şişelemeye başladı.
Türkuaz/Damla’ nın etiketinin üst ve altındaki Kahverengi şeritlere dikkat
edin:
Sofra İçeceği’ yazar.
Binlerce dönümlük tarım arazisinin bulunduğu
ve CocaCola hariç
hiçbir İsletmeye ‘derin kuyu pompası’ çakma izni verilmeyen Kestel ovasında,
yeraltından çekilen su, filtre edilip daha sonra içine bazı mineraller katıldıktan
sonra
Türkiye’nin en ücra kasabalarına bile satılıyor ve lıkır lıkır içiliyor.
Bazı yazlık kasaba ve köylerde neredeyse Turkuaz/Damla harici içme suyu bulamazsınız çünkü
dağıtım ağı çok güçlü. Bayilere baskı bile olduğu yolunda duyumlar aldım.
Turkuaz/Damla içmeye Devam edecekseniz, unutmayın, yapay bir su içiyorsunuz.
Duyarlı bir vatandaş olarak konuya dikkatinizi çekerim.

Her tarafı doğal kaynak sularıyla dolu memlekette, millete kuyu suyunu zorla ve de üstüne para alarak içiriyorlar.

İçmeyin arkadaşlar!

Gönderenin Notu:

Kola’nın Ülkesi’nin 1960 lı yıllarda,

Özellikle ilkokul Öğrencilerine Ücretsiz süt tozu, balık yağı ve peynir yardımı yaptığını,

bu tarihlerden sonra Anadolu tarihinde ilk kez çocuk felci vakalarının görüldüğünü

ve de sonraları Çocuk felci aşısının ‘rutin aşılar‘ arasına sokulduğunu,

bu aşıların bizlere büyük paralarla satıldığını HATIRLAYIN VE UNUTMAYIN..

damla su

Küba gibi bir ülkenin ‘İnsan sağlığıyla ticaret olmaz’ diyerek,

(ABD de bile patent aldığı) kanser aşısını,

yoksul ülkelere ilacı,

isteyen Ülkelere de patentini Ücretsiz verdiği,

buna karşın tüm AB / ABD / İSRAİL’in yapay hastalıklarla hazinemizi ve sağlığımızı emdiklerini,batılı ülkelerin sağlık oyunları

BİLİN VE UNUTMAYIN..

Ücretsiz’ adını bile söylemeyen bu malum firmalar,

Ücretsiz su veriyorlarsa

bunun nedenini DÜŞÜNÜN VE BULUN!!

ÜNLÜ AVUKAT PETROCELLİ’NİN KAYBETTİĞİ TEK DAVA

En başarılı insanlarda işlerinde bazen hata yapabilir.Buna örnek ünlü bir avukatın kaybettiği tek dava hikayesi şöyledir;

Ünlü bir futbolcu karısını öldürmekle suçlanıyordu. Futbolcu yakalanmıştı. Ama karısının cesedi ortada yoktu. Duruşma Amerikan filmlerindeki gibiydi.Futbolcu sanık sandalyesinde oturuyordu. Kucak dolusu parayla tuttuğu avukatı jüriyi ikna etmeye uğraşıyordu:

– “Sayın jüri, müvekkilimin suçsuz olduğuna yürekten inanıyorum.. Buna az sonra sizler de inanacaksınız.. Neden mi? Bakin, simdi 1’den 10’a kadar sayacağım ve müvekkilimin öldürdüğü iddia edilen karisi bu kapıdan içeri girecek..
1,2,3,4,5,6,7,8,9,10…”

Bütün jüri kapıya dondu. Kimse girmedi içeri. Avukat bir savunma dehasıydı; öldürücü hamlesini yaptı..

-“Bakin, siz de kadının öldüğüne inanmıyorsunuz. Çünkü hepiniz içeri girecek diye kapıya baktınız.. İste kararı verirken buna güvenmenizi talep ediyorum.”

Jüri, ünlü futbolcuyu suçlu bulduğunu bildirdi ve dava bu şekilde sonuçlandı.

Mahkeme çıkısında avukat, bayan jüri başkanına yaklaştı:
-“10’a kadar saydığımda siz de diğer üyeler gibi kapıya bakmıştınız. Neden böyle bir karara imza attınız?”

-“Doğru” dedi jüri başkanı; “Ben de kapıya baktım, ama müvekkiliniz kapıya bakmıyordu!