Sıcak Buz Olur mu?

Buzu donma noktasına getirmeden nasıl dondurabilirsiniz? İmkansız mı? Mümkün mü? Parmağınızla dokunduğunuzda vücut sıcaklığınız tetikleyici olarak etki eder ve ısı veren karışım kristalleşerek buz görünümüne dönüşür.

Gelelim yapımına: Öncelikle sodyum asetat trihidrat kristallerini bir kaba boşaltalım. Kabın içinde erittiğimizde neredeyse kaynar su haline gelecektir. Sodyum asetatı eritirken biraz su eklemeniz iyi olacaktır. Eğer fazla su eklerseniz yoğun bir kıvam elde edemezsiniz. Yoğun bir kıvam elde etmeniz iyi olacaktır.

Eritme esnasında sürekli karıştırın. Karıştırma sırasında dibinde mutlaka bir miktar toz bulunacaktır. Toz eridikçe üzerine bir miktar daha sodyum asetat ekleyin.

Eriyen karışımı cam bir bardağın içine koyun fakat erimemiş tortu kısmının bardağın içine akmamasına özen gösterin. Cam bardağı daha sonra 30 dakika kadar buz dolabına koyun. İçindeki doymuş sodyum asetat suyun donmasını sağlayacak. 30 dakika sonra karışımınızı buz dolabından alarak tepsi şeklinde bir kaba dökün. Fakat dikkat edin herhangi bir sıçrama olmasın.

Tepsi gibi geniş bir kaba konulan karışıma elinizin ucu ile dokunun. Bu karışımı tetikleyecek ve kristallenmeye başlayacaktır. Aslında buz gibi görünsede yaklaşık olarak karışım 54 derecede olacaktır. Bazı yastıkların ve ısıtıcıların kullanılmasında bu sodyum asetat kullanılmaktadır.

Eğer yazılar tam olarak kafanızda canlanmadıysa aşağıdaki videoyu izleyerek daha rahat anlayabilirsiniz.

Projenize Ortak Bulun

Comenius, Grundtvig, Erasmus ve Leonardo da Vinci projeleri için en büyük sıkıntı her zaman ortak bulmak olmuştur. Şimdi Ulusal Ajans bunun çözümünü biraz geliştirmiş durumda. Ulusal Ajansın yeni internet sayfası sayesinde ilanlarınızı bırakıp ortak arayabileceksiniz.

Ülke ve proje seçimi sayesinde kendinizi diğer okulların projelerine ortak olarak kabul ettirebilirsiniz. Sitenin adresi ise : http://partnersearch.ua.gov.tr/index.cfm

Bilgisayarın Unutturdukları

Bilgisayar bir çok yeniliği yanında getirese de bir çok alışkanlığı da götürüyor. Bilgiye ulaşma ve bilgiyi kullanma bakımından yeni bir çağ açmış olsa da sosyal açıdan kişileri birbirinden koparıyor.

Örneğin çocuklar eskiden yağ satarım bal satarım, körebe veya el el üstünde kimin eli var gibi oyunlar oynarken şimdi ise araba yarışları, rol yapma oyunları ve barbie oyunları gibi oyunlar oynuyorlar.

Bilgisayarın unutturduğu oyunların başlıcaları ise şunlar:

Körebe: En az 3 kişi ile oynanır. Önce, yazı tura atarak bir ebe belirlenir. Ebenin gözü bezle bağlanır. Oyuncular, ebeyi ortalarına alacak biçimde halka oluşturur; “Türkü söyler döneriz, bil bakalım biz kimiz? Elindeki değnekle göster bizi körebe.” tekerlemesi söylenerek ebenin etrafında dönerler. Oyun asıl bu aşamadan sonra heyecan kazanır; çünkü körebe onları yakalamaya çalışır. Eğer körebe, yakaladığı oyuncunun kim olduğunu bilirse, ebe yakalanan kişi olur.

Üçgen peynir dilimleri: Bu oyunu oynamak için iki kişi yeterli. Büyük bir kâğıt alınır ve üzeri noktalarla doldurulur. Süre tutulur ve oyuncular, kâğıdın noktalarını üçgen haline getirmeye çalışır. Süre sonunda en çok üçgeni yapan oyunu kazanır. Üçgenleri saymak için, herkes yaptığı üçgenin ortasına, isminin baş harfini yazar.

Eski minder: 3 ya da daha fazla kişiyle oynanabilir. Bir kişi ebe seçilir ve o kişi ortaki mindere çömelir. Oyuncular da, ebenin etrafında sıralanır; ebenin söyleyeceği konuların canlandırmasını yapar sırayla.

Mendil kapmaca: İki takım halinde, en az 5 kişiyle oynanır. Gerekli olan bir mendildir. Belirlenen gruplar karşı karşıya geçer. İki tarafın ortak karar verdiği bir kişi mendili tutar. Her iki gruptan bir kişi, mendil tutanın önüne gelir. Mendili tutan kişi 10’dan sıfıra doğru sayar. Sıfırda mendili kapan kendi grubuna doğru kaçmaya başlar. Mendili kaptıran, alanı kovalamaya başlar. Mendili almayı başarırsa grubuna puan kazandırır. Yok eğer alamazsa, mendili alanın grubuna katılır; mendili alan tarafa esir olur. Bu kez, diğer oyuncular mendil kapma yarışına girer. Oyun böyle böyle devam eder. En çok adam kazanan oyunun galibi olur.

Sıçratan top: 4 ya da daha çok kişiyle oynanır. Bir ipin ucuna top ve benzeri tehlikesiz cisimlerden biri bağlanır. Oyunculardan biri, ebe olur ve topun bağlı olduğu ipi tutar. Ebe, ipi yerden sallayarak diğer oyuncuların ayaklarına değmeye çalışır. Ayağına top çarpan ebe olur.

Çarşıya gittim: Birkaç kişi yere çömelir ve daire oluşturur. Oyuna ilk başlayan, “Çarşıya gittim!” der, aldıklarını sıralar. Diğer oyuncular da sırayla, çarşıdan alınacaklara bir şeyler ekleyerek devam eder. Fakat söylenen bir meyveyi ya da sebzeyi, tekrar “çarşıdan aldım!” diyen oyundan çıkar.

Bom: 3 ve daha çok kişiyle oynanabilir. Oyuncular halka oluşturur ve oyun gönüllü birinin, 1’den itibaren sayı saymasıyla başlar. Oyuncular sayma işlemini 5’in katlarına geldiklerinde ‘BOM’ diyerek devam ettirir. ‘BOM’ demeyen oyun dışı bırakılır. Oyun tek kişi kalana kadar devam eder. Örneğin; ilk kişi-1,2,3,4 Bom, ikinci kişi- 6,7,8,9 Bom…

Yüksük oyunu: Bu oyun, yüksük ya da herhangi başka bir nesneyle de oynanabilir. Oyun için 2 kişi olması yeterli. Oyunculardan biri ebe olur, belirlenen nesneyi, bir yere saklar. Sonra, ebe olan kişi diğer oyuncuya sakladığı nesneyi bulmasını söyler ve ona sıcak soğuk diyerek yön verir. Eğer, oyuncu, yüksüğe yaklaştıysa sıcak, uzaklaştıysa soğuk denilir. Oyun, ebenin yüksüğü bulmasıyla son bulur.

Nesi var?: Bir grup oluşturulur ve oyunculardan biri ebe olur. Sonra diğer oyuncular da kendi aralarında bir nesneyi belirler ve ebe oyunculara, belirledikleri nesnenin ne olduğunu bulabilmek için, sırayla “Nesi var?” diye sorar. Mesela belirlenen bir bilgisayarsa; diğer oyuncular, ebe kendilerine, “Nesi var?” sorusunu yönelttiğinde bilgisayarla ilgili kelimeler söyler. Böylece ebe, belirlenen nesneyi bulmaya çalışır. Oyuna başlamadan önce oyuncular, ebeye bulmasını istediği nesne için “Nesi Var?” sorusunu, kaç kez soracağını belirler. Eğer belirlenen sayıda, ebe nesnenin ne olduğunu söyleyemezse, ebe olmaya devam eder.

El el üstünde: Oyun için 3 ya da 5 kişi gereklidir. Kurallar şöyle: Kura ile oyunculardan biri ebe seçilir. Ebe olan kişi, yüzükoyun yere yatar. Diğer oyuncular da ebenin beline, ellerini birbirlerinin elleri üzerine gelecek şekilde dizerler. İçlerinden birisi, “El el üstünde, kimin eli var?” diye ebeye sorar. Ebe, sırayla ellerin kime ait olduğunu saymaya başlar. İsmi tutturulan kişi ebe olur. Oyun böylece sürdürülür.

Yağ satarım bal satarım: Oyun 3 hatta 20 kişi ile bile oynanabilir. Her oyunda olduğu gibi, bu oyunda da bir ebe belirlenir. Geriye kalan oyuncular, bir halka oluşturarak yere çömelirler. Ebe eline aldığı bir mendili saklayarak, oyunculardan oluşan halkanın etrafında, dönmeye başlar. Bu sırada, oyunun adını aldığı şu şarkıyı söyler: “Yağ satarım, bal satarım. Ustam ölmüş ben satarım. Ustamın kürkü sarıdır, satsam 15 liradır. Zam-bak zum-bak dön arkana iyi bak.” Sonra ebe, oyunculardan birinin arkasına mendili bırakır. Mendilin bırakıldığı kişi, mendili alarak ebeyi kovalamaya başlar. Eğer ebe olan kişi, yakalanmadan onun yerine oturursa, mendili alan kişi ebe olur. Oyun böyle devam eder…

2010’un En İyi Filmleri

2010 yılında beyaz perde de oldukça ilgi çeken filmler vizyona girdi. Bunların içinde en çok beğendiğimiz film ise Başlangıç oldu. Bu arada özellikle Facebook sitesinin de etkilerini inceleyen film Sosyal Ağ ise ikinci sırayı almış. İngiliz sinema dergisi Empire 2010 yılının en iyi 20 filmini şu şekilde sıraladı:

  1. Başlangıç / Inception
  2. Sosyal Ağ / The Social Network
  3. Oyuncak Hikayesi 3 / Toy Story 3
  4. Aklı Havada / Up in the Air
  5. Peygamber / A Prophet
  6. Scott Pilgrim vs. The World
  7. Bad Lieutenant: Port of Call New Orleans
  8. Zindan Adası / Shutter Island
  9. Winter’s Bone
  10. Kick-Ass
  11. Four Lions
  12. Ejderhanı Nasıl Eğitirsin? / How to train your Dragon
  13. Yalnız bir adam / A Single Man
  14. Monsters
  15. The Kids Are All Right
  16. Gözlerindeki Sır / The Secret In Their Eyes
  17. Exit Throught The Gift Shop
  18. Valhalla Rising
  19. Lebanın
  20. Precious: Based On The Novel Push By Sapphire

2kr2’de Neler Var?

İki kere iki sitesinin amacını ve hedeflerini öğrenmek için Hakkımızda sayfasına bakabilirsiniz.

Sitemiz puan toplama ve harcama mantığına göre çalışmaktadır. Bu puanları daha sonra alış veriş sistemi için kullanabilirsiniz.

Puan almak için lütfen bizimle iletişime geçin. (Her 10 puan 1 kuruş değerindedir.)

Etkinliklere katılmak: 500 puan

Evet-Hayır sorusu göndermek: 5 puan

Forumda konu açmak: 5 puan

Forumda cevap yazmak: 2 puan

Makale göndermek: 25 puan

Arkadaş olmak: 3 puan

Arkadaşını dürtmek: -1 puan

Hediye göndermek: -3 puan

Durum bildirmek: -2 puan

E-posta hesabı açmak: -10 puan

Tahmin oyununda her tahmin: -1 puan

Tahmin oyununda sayıyı bulma: 10 puan

Kim bu ünlü oyununda doğru cevap: 5 puan

Kim bu ünlü oyununda yanlış cevap: -2 puan

Kim bu ünlü soru gönderme: 10 puan

Kimin bu icat oyununda doğru cevap: 5 puan

Kimin bu icat oyununda yanlış cevap: -2 puan

Kimin bu icat soru gönderme: 10 puan

Neresi burası oyununda doğru cevap: 5 puan

Neresi burası oyununda yanlış cevap: -2 puan

Neresi burası soru gönderme: 10 puan

Başkentler oyununda doğru cevap: 5 puan

Başketler oyununda yanlış cevap: -2 puan

Başkentler soru gönderme: 10 puan

Fıkralarda oy kullanmak: 1 puan

Fıkra eklemek: 10 puan

Çekiliş bileti almak: -25 puan

Alış veriş yapmak: Aldığınız ürünün puanı kadar.

Kim bu ünlü oyununda doğru cevap: 5 puan

Kim bu ünlü oyununda yanlış cevap: -2 puan

Fare Yerine Pad Kullanalım Hemde Multitouch

Windows 7 veya iPhone’da görmüşsünüzdür. İki parmağınızı ekranın üzerine koyup hareket ettirdiğinizde resmi büyüten veya iki ayrı resmi ayrı ayrı hareket ettirebilen özelliğe Multitouch denir. Yani çoklu dokunma. İşte bunu evinizde atık malzemeden çok kolay bir şekilde yapabilirsiniz.

Yandaki resimde gördüğünüz tasarım biraz orjinal ve uğraşılmış bir tasarım fakat siz evinizde daha basit malzemelerle yapabilirsiniz. Bunun için gerekli olan malzemeler karton kutu (ufak boyutta), bir adet A4 kağıdı, dokunduğumuzda çökmemesi için dayanıklı bir malzeme cam, akrilik veya pleksiglas olabilir, web cam veya bir adet kamera (herhangi bir web cam olabilir), bir adet bilgisayar (çift çekirdekli olması tavsiye edilir fakat olmazsa da sorun değil) ve çerçeve.

Yapımına gelince karton kutunun içine web cami yerleştirin. Kutunun üzerine çerçevenin altına cam ve üzerine kağıt olacak şekilde çerçeveyi yerleştirin ve dokunmaya başlayın. Web cam bilgisayara bağlandıktan sonra gerekli programlar ile kullanabilirsiniz. Bu sistemin kullanılabilmesi için oda ışığı veya biraz aydınlık yeterli olacaktır.

Sistemin çalışma prensibine gelince; dokunmanız ile birlikte parmaklarınız gölge oluşturur ve web cam bu gölgeleri takip ederek bilgisayara gerekli bilgileri gönderir bilgisayara yükleyeceğiniz programlarda onları işleyerek multitouch özelliğini etkinleştirir.

Parmaklarınızın takibi için:

Fare kontrolünüz için:

Demo uygulamalar için:

Eğer yapımını anlamadıysanız işte kullanım videosu:

En Uzun Kelime mi?

Şimdiye kadar yazıya dökülmüş en uzun kelime hangisi? İşte yanda gördüğünüz kelime. Tam tamına 1185 harften oluşuyor.  Aslında 1913 harflik başka bir kelime daha var ama yazıya dökülmediği için en uzun olarak kabul edilmemiş.

Peki nedir bu kelime? Bir virüsün içinde bulunan proteinin adı. Dikkat edin bilgisayar virüsünden bahsetmiyoruz gayet bilimsel ve biyolojik bir virüsün içinde bulunan bir proteinin ismi. Virüsün ismi ise oldukça basit tütün mozaik virüsü.

İngilizcede tamamen bir kelime olmayan fakat en uzun kelime olarak nitelendirilen Supercalifragilisticexpialidocious kelimesinin yerine geçmiş bulunuyor bu isim.

Performans Ödevleri Kaldırılacak mı?

İki haftalık tatile giren öğrencilere Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu tarafından müjdeli haber geliyor. Performans ödevlerinin çok olduğu ve aileler tarafından yapıldığı sonucuna ulaşan bakanlık şikayetleri de göz önünde bulundurarak performans ödevlerini azaltmayı düşünüyor.

Tatilin bitimine günler kala müjdeli bir haber ile öğrencileri sevindirerek ikinci döneme daha sevinçli başlamaları sağlanacak. Öğretmenler ise bu durumda değerlendirme yapabilecekleri bir dalın daha ellerinden alınmasından şikayetçi oluyor.

En Yüksek Çözünürlüklü Kamera

Dünyanın en yüksek çözünürlüğe sahip fotoğraf makinesi olduğu iddiası ile satışa çıkarılan Leaf Aptus II 12R,

80 MP çözünürlüğe sahip.

53,7 mm x 40,3 mm büyüklüğünde bir sensörü olan Leaf Aptus II 12 R ile çektiğiniz bir fotoğrafın sıkıştırılmış hali bile 107MB büyüklüğünde.

Bu kamerayı diğer kameralardan ayıran diğer bir özellik de kamera içinde bulunan sensörün, sadece bir tuşa dokunarak yatay veya dikey konuma getirilebiliyor olması. Diğer bir ifadeyle ister dikey ister yatay bir fotoğraf çekiyor olun, kameranızın yönünü değiştirmek ihtiyacı hissetmeyeceksiniz. Ayrıca, eğer 80MP çekeceğiniz fotoğraf için fazla ise sensörün sadece bir bölümünü, örneğin 60MP’lik bir bölümünü seçmeniz de mümkün.

İki kere iki bazen Dünya eder.

Beş kere beş yirmi beş … Üç kere üç dokuz… İki kere iki dört…
– Mü ki?
– İnanmıyorum.
– “İki kere iki dört”çülere üzüntü ile bakarım…Vah onlara ki git gide gerçeklerden uzaklaşırlar. Dünyaları hep aynı renkaynı irilik ve düzgünlükte taşlarla örülüdür.

– İki kere ikiciler…Sonucun dört olduğuna inanma mahkumları Ki onlar evetçilerdiryalnız hesap yaparlar.

-Ekonomi tarihi bu hesapların yıkılışını anlatır.

-“İki kere iki dört eder”cilerin ömürleri iki kere ikinin dört etmezliğinin ispatı ile doludur.

-Ama şu dünyaya böyleleri lazım.
Onlar arzın kasisleri. Dikkat ederiz ve saparak geçeriz.Veya hedeflerimiz istikametindeki ak kireçli hektometre taşları.Bakarak geçeriz.

Dünya rakamlar üstünde döner demekle
öküz boynuzunda tedirgin sallanır
sanmak arasında fark yok.

-Sanatkarlar ki dünyaya lezzet katarlar…
-Estetler ki yaşayanlara seviye sunarlar…
-Önderler ki toplumlar onların sırtındadır…
-Hiçbirinin kesinliğeinsanın işaretlediği kesinliğe ihtiyacı yoktur.

Onların;

ikileri ve dörtleri ile muhasebecinin kerratı arasında akrabalık bulamazsınız.

İki kere iki hep şüpheli sonuçlara dayanır.
Dört diye bir gerçek elbette var.
Ama iki kere ikinin dördü ile sıfırdan sonraki dördüncü rakam aynı değil.

-Bunu bildiniz bildiniz…
-Bilemediniz…talihinize küsünüz.

Veya iyi bir ekonomist olmayı deneyiniz.

İnsan rakamlardan yakalanmıyor.
Aklından iz’anındanirfanından yakalanıyor.
Veya yüreciğinden gönlünden tasavvurlarından… olmadı sevdalarından.
Ve öncüler insanı;
yüz binleri milyonları peşi sıra götürebiliyorsa sır
budur. Onlar iki kere ikinin dört etmediğini çok iyi bilirler.

Onların;
hücrelerindeki gen dizilişleribeyinlerini çift sürer gibi dolaşıp duran kılcal damarlar hep bu dördün itirazcısıdır.

-İki kere iki bazen kırk bile eder.
Dünya eder.

-İki kahraman iki daha…Bir millet eder…
-İki hasta iki daha…Hastane eder…

-İki beceriksiz öğretmen iki daha dört etmez… Bir okul dolusu zavallı yavru eder…
-İki hain iki daha…Beş bin yıkıcının habercisidir…

-İki cesur iki daha…Gün gelir vatan kurtarır…
-İki ana iki daha…Yarındır…
-İki evlat iki daha…Güvendir…
-İki dürüst iki daha…Yükseliştir…

-İki sarı yaprak iki daha…Sonbahardır…
Ama dört sarı yaprak değildir. Israr ederseniz dolu dolu yaşamıyorsunuz demektir…Sizden ancak veznedar olur.

En iyi veznedara cam kafesler içinde bir metrekarelik dünya bağışlarlar
Gürbüz Azak