Karikatür Dersleri (Ev)

Daha önceki karikatür derslerimizde insan modelleri, hayvan modelleri çizmiştik şimdi ise sizlerle birlikte bir ev çizimi yapacağız.

Tabi biliyorsunuz ki yandaki ev üç boyutlu bir şekil olduğu için önce üç boyutlu şekli oluşturmamız gerekecek. Daha sonra çatısını, kapı ve pencerelerini ve en son olarak da yanlardaki ağaçları çizeceğiz.

İlk derslerde olduğu gibi uzun uzun anlatmak istemiyorum. Artık yavaş yavaş elinizi alıştırmalı ve çizimleri yapmalısınız. Bunun yanında ilk çizimleriniz ise resimlerden kopya çekebilirsiniz.

En Küçük AKvaryum

Dünya’nın en küçük akvaryumu yapılmış. Rus bir sanatçı mikrominyatür düzeyde bir akvaryum inşa etmiş. Tabi yaptığı akvaryumda herhangi bir canlı yaşayamıyor çünkü çok küçük boyutlarda. Fakat birkaç saatliğine bir yavru balık koyabiliyor.

İçini süslemek için hazırladığı malzemelerde yine çok küçük boyutlarda. Avcunun içine sığabilecek şekilde hazırladığı bu akvaryum ile bir Dünya Rekoru kırmış. Bu eser şimdiye kadar yapılmış en küçük akvaryum niteliğinde.

Çocuğunuzu Hiç Dinlediniz mi?

Düşünsenize bir çocuk ilköğretim ve ortaöğretim hayatı boyunca kaç parçaya bölünüyor. Ailesi bir yandan beklentilerini söylüyor, öğretmeni derslerine çalışmasını söylüyor, özel ders aldığı öğretmen çalışmadığından şikayet ediyor, arkadaşları birlikte olmak istiyor, kendisi yalnız kalmak istiyor… ve daha bir sürü istek.

Peki öğrencimiz ne istiyor? Hiç bir kişi çıkıpta sen ne istiyorsun diye soruyor mu? Veya onu hiç dinlediniz mi? Kesin karar vermeye alışığız değil mi hepimiz?

Nasihatlar, nasihatlar, nasihatlar… Hep nasihat ederiz. Onu öyle yapma böyle yap, şöyle yaparsan böyle olur, şu şöyle olmaz… falan filan.

Bir kere bile olsun çocuğunuzla ilgilenin ve onu dinleyin. O size sorunlarını aktardığı sürece sorunları çözmek daha kolay olacaktır. Onun sizin yanınızda rahat etmesini ve kendini bulmasını sağlayın. Bu size ve öğrencimize daha iyi sonuçlar kazandıracaktır.

Dökme Sanat

Holton Rower isimli bir kişi boyaları dökerek bir sanat oluşturmuş. Kendi hazırladığı boyaları bir grup kişi ile birlikte bir araya gelerek sanat oluşturmuş.

Yaptığı çalışmalara baktığınızda gerçekten hoş görüntüler ortaya çıktığını görüyoruz. Aslında bunu evde de yapabileceğimizi söylüyor Holton. Boyaları hazırlarken biraz koyu bir kıvamda hazırlamamız gerektiğine dikkat çekiyor.

Özellikle guaj boya ile yapılan çalışmalarda hoş görüntüler oluşuyor. Çalışma esnasında çekilen bir video ise burada:

Sevimsiz Bir Hata

Sevimsiz bir hata yüzünden yazılarımızdaki resimler hasar görmüştür. Resimleri görebilir fakat açmaya çalıştığınızda sorun yaşayabilirsiniz. Sorun ise “Sayfa Bulunamadı” sayfasının görünmesidir.

Bundan önceki yazılarımızda bu tür hatalar mevcutken bundan sonraki yazılarımızda bu tür bir hata ile karşılaşmayacaksınız.

Hata yüzünden ziyaretçilerimizden özür diler anlayışlarından dolayı teşekkürlerimizi sunarız.

Öğretmenlere 4004

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TUBİTAK) tarafından öğretmenlere açılan proje başvuruları dün itibari ile bitti. Fakat yine de seneye aynı çağrıya projeleri ile cevap verecek öğretmenleri bilgilendirmek istedik.

TUBİTAK’ın öğretmenler kategorisinde bulunan 4004 kapsamlı proje çağrısı doğa ile ilgili. Öğrencilerinizi toparlayıp bir kamp yerleşkesinde bilim ile doğanın birleştirilmesi amaçlanıyor.

Doğa kamplar yerleşkesinde bilimi öğrencilere aktarırken öğrencilerin oldukça etkileşimli ve görsel materyallerle dolu bir havuzda bulunmasını istiyor TUBİTAK.  Yani kısaca açıklamak gerekirse klasik eğitim metodlarından kurtulup modern eğitim metodlarının kullanılarak eğitim ortamı yaratılması amaçlanıyor.

Çağrı metni ve gerekli bilgiler için TUBİTAK’ın sayfasına girip sol taraftan öğretmen kategorisini seçmeniz yeterli. Ancak unutmayın ki proje yazma konusunda biraz bilginiz olmalı ve projeleri iyi analiz ediyor olmalısınız.

Proje yazma konusunda herhangi bir deneyiminiz yoksa deneyimi olan kişilerden yardım almanız daha iyi olacaktır.

 

İdealist Öğretmenlerimize Teşekkürler

Dünyayı parmağınızda oynatmak istiyorsanız öncelikle kendinizi bilmelisiniz. Ben kimim? Ne için varım? Hedeflerim neler? Nasıl hedefime ulaşabilirim?

İşte bu soruların cevapları size en kısa yolu gösterecektir. Eğitim de aynı bu şekilde. Hedefini bilmeyen veya hedef koymamış bir insan sıradan bir insandır. Hani her zaman demezler mi “Rotası olmayan gemi rüzgarda savrulan kuru bir yaprka gibidir” diye.

Öğretmenlerimizi vazgeçirmeye çalışmazlar mı “Sen daha yenisin idealistsin zamanla bunlar da geçer” diye. Ama geçmedi. İdealist öğretmenlerimize binlerce teşekkür eğer onlar olmasaydı bu halde olabilirmiydik? Düşünsenize boşvermiş bir öğretmen ordusu bir ülkeyi nasıl geliştirebilir?

Eskiden okullar nasıldı? Sadece ders anlatılır arada bir değişik etkinlikler olurdu. Yarışmalar, sergiler, geziler falan… Şimdi ise durum çok değişik. Neredeyse öğrenciye seçenekler sunuluyor. Tabi bunun hayat standartlarında da çok etkisi var.

İşte bu idealist öğretmenlerimiz öğrencilerin hedeflerine ulaşmasında çok yardımcı oluyorlar. Öğrencilerini çok sevip onlar için çalışıyorlar. Hem de hiç karşılık beklemeden.

Teşekkürler öğretmenim. Binlerce hemde. İdealistliğinden vazgeçmediğin için.

Sinyalli Bisiklet Ceketi

Bisiklet kullanırken çoğu kaza sağa sola dönüşlerde veya gece kullanımında oluyor. Bir arkadaşımız buna çok güzel bir çözüm bulmuş. Aslında fosforlu ceket işi çözer fakat sadece geceleri. Gündüz sağa sola dönerken çoğumuz el kol işaretlerini kullanmayız. Biz de bunun güzel bir çözüm olabileceğini düşünerek yazımızı yayınlayalım dedik.

Yandaki resimde gördüğünüz gibi ceketinizin arkasına ışıklarla sağ sol işareti yapacağız. Ortaya ise yuvarlak bir şekilde ikaz ışığı koyacağız.

Aslında mantık ve yapımı çok basit. Küçük çapta elektrik bilginiz varsa bunu yapabilirsiniz.

.

Kullanacağımız malzemeler bunlar. Fakat bu kadar karmaşığa gerek yok. Gerekli anahtar ve kablo yardımı ile yapabilirsiniz.

Sinyal ışıklarını yakıp kapatmak  için anahtar, elektrik iletimi için kablo ve ışıklar için LED ışık yeterli. Tabi makas iğne iplik yapıştırıcı bunlar temel ihtiyaçlar.

.

.

.

Yapacağımız tasarımın dizaynı bu şekilde olacak. sol sinyal, sağ sinyal, ortada ikaz ışığı, kollarda anahtarlar. İkaz ışığının anahtarını omzunuza yerleştirebilirsiniz.

.

.

.

Kabloların elektrik iletimini kontrol etmeyi unutmayın. Yoksa nerede yanlış yaptığınızı bulamayabilirsiniz.

.

.

.

.

.

.

Işıklarınızı bu şekilde sabitleyip yerleştirin.

.

.

.

.

.

.

.

Kollardaki anahtar bu şekilde olacak.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

Son olarak bu şekilde de görünecek. Şimdiden güvenli bisiklet keyifleri…

Sabun renkliyken köpüğü neden beyaz?

Evlerimizdeki sabunların çoğu renklidir. Beyaz renkte olan sabunlar çok azaldı. Özellikle sıvı sabun kullanımı ile renkli sabun kullanımı iyice arttı. Peki ellerinizi yıkarken hiç düşündünüz mü sabun renkliyken köpüğü neden beyaz?

İşte bunun nedeni bir ışık oyunu. Biz ışığın hangisinin yansıyıp hangisinin yansımadığına göre renkleri görürüz. Sabun köpüğü de bir miktar sabunun içine hapsedilmiş havadan oluştuğu için ışık sabun köpüğünde bütün renkleri yansıtır. Bu nedenle biz sabun köpüğünü beyaz görürüz.

Tabi sabunun renklendirilmesi içine eklenen renk pigmentleri ile oluyor. Yeterli seviyedeki pigment onun renkli olmasını sağlıyor. İşte bu pigmen oranı arttırıldığında köpüğü de renkli olarak görebiliriz.

Ters Kitaplık

Yandaki resmin ters çekildiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. İlk akla gelen Mıknatıs mı? sorusuna ise cevabımız Hayır. Nasıl olduğu aslında çok basit fakat duyunca çok şaşırtıcı.

İhtiyacımız olan malzemeler, tahta raf, raf için duvar aparatı ve lastik. Lastiklerin ne için kullanılacağını anladınız herhalde 🙂 Tabi ki kitaplar için.

Kitaplıkta iyi bir ölçü ile kitapların boylarını ve kalınlıklarını alın. Daha sonra yapmanız gereken kitapların yerleşeceği yerlere lastikleri (kalın enli lastik) zımbalayıp veya sabitleyip kitapları yerleştirin. Tabi lastiğin esneme payını hesaba katmayı unutmayın. Ayrıca çok gergin lastik kitaplarınızın kırışmasına neden olacaktır.

Bu tasarım sizin ilginç bir grünüme sahip bir kitaplık olurken kitaplarınızı okuduğunuz sırada çay bardağınızı koymak için de üstünü kullanabilirsiniz.

Yer çekimine karşı duran kitaplıktan bir tane siz de yapın.

İşte lastiklerin geçmiş hali. (ikinci resim)

Hemen arkadaşlarınızı kitap okumaya çağırın 🙂

Bilgiler Beynimize Nasıl Kaydediliyor?

Bugün öğrencilerimle bir konu üzerinde konuşurken bu soru hakkında konuşmaya başladık. İşte detaylı bilgiler burada. Bilgiler beynimize nasıl kaydediliyor, zeka nedir, beynimiz nasıl çalışır gibi soruların cevapları burada.

1.BİLGİ SİNİR HÜCRELERİNE NASIL KODLANIR?

Beyin hücreleri dış kısımlarında kısa elektrik atımları üretirler. Bu elektrik atımları hücrelerin akson adı verilen uzantılarında yol alır ve beynin herhangi bir yerinde kimyasal sinyalleri serbest bırakır. Bu atımların dünya ile ilgili bilgileri taşıdıkları varsayılıyor. Örneğin; “Ben ne görüyorum”, “Aç mıyım?”, “Hangi yöne dönmeliyim?” gibi.

Fakat milisaniye süresindeki bu elektrik atımlarının kodu nedir? Atımlar farklı zamanlarda beynin farklı yerlerinde farklı şeyler taşır. Merkezi sinir sisteminde atımların hızı ile bir renk veya bir yüzün varlığı gibi tanımlanabilir dış özellikler arasında bir ilişki vardır. Çevresel sinir sisteminde daha fazla atım, daha fazla ısı daha yüksek ses veya daha güçlü bir kas kasılması anlamına gelir. Ancak beynin derinliklerine inildikçe daha karmaşık nöron topluluklarıyla karşılaşılır. Bu karmaşık olaylara örnek olarak değer yargıları, gelecekle ilgili düşünceler, bir eşe sahip olma isteği gibi düşünsel faaliyetleri görmek mümkündür. Burada sinyalleri deşifre etmek oldukça zordur. Bu bir bilgisayar kutusunu açarak, birkaç transistor ün birbiriyle nasıl haberleştiğini anlamaya benzer.

Zihinsel bilgilerin tek bir hücreye değil, hücre topluluğuna kaydedilmiş olduğu düşünülüyor. Ancak hangi nöronun hangi gruba dahil olduğunu anlamak mümkün değildir. Daha da kötüsü bu günkü teknolojiler birkaç bin nöronu aynı anda ölçmeye uygun değil. Hatta tek bir nöronun bile bağlantılarını kontrol edecek donanıma sahip değiliz. Hele bir nöronun 10.000 diğer nörondan sinyal aldığını hesaba katarsak hiç mi hiç mümkün değil.

Yol almakta olan elektrik atımları beynin dört bir yanına sinyalleri hızla taşırken, sinir sistemi içinde bilgiyi taşıyan tek yolun bu olmama olasılığı da büyüktür.

2.ANILAR NASIL KAYDEDİLİYOR VE NASIL ANIMSANIYOR?

Birisinin ismi gibi yeni bir şey öğrendiğimiz zaman beynin yapısında fiziksel değişiklikler meydana gelir. Ancak bu değişikliklerin ne olduğunu, bilgiyi nasıl kalıcı hale getirdiğini, onlarca yıl sonra bu bilgilere nasıl erişildiğini henüz bilen yok.

Zorluklardan biri anıların çeşitli olmasından kaynaklanıyor. Beynin kısa vadeli bellek ve uzun vadeli bellek arasında ayırım yapabildiği ileri sürülüyor. Uzun vadeli bellek içinde, bildiri amaçlı bellek, bildiri amacı taşımayan bellekten ayırt edilebilmektedir. Bu genel kategorilerin arasında alt kategoriler de yer alır. Farklı beyin yapıları, farklı öğrenme ve bellek türlerini destekliyor.

Bellekteki anıları geri çağırmak, anıları depolama işleminden daha gizemlidir. Bu konuda kesin olarak bilinen tek şey anıların anımsandıkça dengesini yitirmesidir. Geçmişteki bir olayı anımsadığınız zaman, bellek geçici olarak silinme riski ile karşı karşıya kalır.

3.BEYNİN İSTİRAHAT HALİNDEKİ FAALİYETİ NEYİ GÖSTERİYOR?

Bilim insanları genellikle bir resim, dokunma veya ses gibi laboratuar ortamında yaratılabilen bir uyarıya tepki veren beyin faaliyetlerindeki değişiklikleri inceliyorlar. Ancak istirahat halindeki beynimizin faaliyetleri zihinsel yaşamımızın en temel unsurlarından biridir. Uyanık ve istirahat halindeki beyin, toplam kütlemizin yüzde ikisini oluşturmakla birlikte, vücudun toplam oksijeninin yüzde yirmisini tüketir. Bu taban faaliyetin bir kısmı beynin geri planda bilgiyi yeniden kurması, olayların gelecekte nasıl olacağına dair bilgileri oluşturması veya anıları elden geçirmesi gibi süreçlere ayrılmış olabilir. Önem verdiğimiz pek çok şey, bir dış uyarı olmadan dışarıdan gözlenebilen bir davranış şekline dönüşmeden yapılabilir.

Beynin bu taban faaliyeti ile ilgili ipuçları, sinir görüntüleme deneylerinden elde edilir. Bu görüntüler, kişi hedefe yönelik bir işi fiilen yapmadan önce bazı beyin bölgelerinde faaliyetin azaldığını gösterir. Faaliyetin azalmış olduğu bölgeler, yapılacak işin ayrıntılarından bağımsız olarak hep aynıdır. Bu bölgelerin hep aynı olması bu bölgelerin taban programları çalıştırmış olduğu anlamına gelir.

4.BEYİN GELECEĞİ NASIL KURGULUYOR?

Bir itfaiye şefi, yangına müdahale etmek için olay yerine geldiği zaman çok büyük bir hızla adamlarını en uygun şekilde nasıl konuşlandırması gerektiğini düşünür. Akıllı bir beynin kilit görevlerinden biri olası bir geleceği kurgulamaktır. Buna karşın geleceğe ilişkin beyin hücrelerinin nasıl çalıştığı konusunda çok az şey biliyoruz. Beyin faaliyetleri zihinsel hayallerle değil kesin davranışlarla ilişkilidir. Bu konuda ortaya atılan görüşlerden biri, beynin kaynaklarının yalnızca uyarıların işlemden geçirilmesine ve tepki verilmesine ayrılmadığıdır.

Ancak beyin gibi bir sistem, dünya ile ilgili bu kadar başarılı tahminleri nasıl yapabiliyor? Bir görüşe göre bellek belki de yalnızca bu amaca hizmet ediyor.

5.DUYGU NEDİR?

Beynin bir bilgi işleme sistemi olduğu düşünülüyor. Ancak duygu, motivasyon, korku ve ümit gibi unsurlardan yoksun bir beyni düşünemeyiz. Yoğun duygular, belirli uyarılara verilen, ölçülebilir
tepkilerdir. Korkuya eşlik eden şiddetlenen kalp atışları ve ter; kedi ile karşı karşıya kalan farenin donup kalması; öfke ile kaslardaki gerilimin artması bunlara iyi bir örnektir. Oysa hisler bazı süreçlere eşlik eden öznel deneyimlerdir. Bu süreçler, mutluluk, kıskançlık, üzüntü gibi şeylerdir. Yoğun duygular bilinçaltı bir mekanizmayı devreye sokar.

Modern görüşlere göre, yoğun duygular sonuçlara bir değer biçen ve basit bir eylem planı sağlayan beyin halleridir. Böylece duygu bir hesaplama yöntemi olarak ele alınabilir. Bu tür bir hesaplama, uygun eylemi başlatan hızlı ve otomatik bir örettir.

Bellek dünyasında duygusal olaylar, beynin bir bölgesindeki paralel bir bellek sistemi tarafından tespit edilmektedir. Dürtüsel saldırganlık ve şiddetin, hatalı duygusal düzenin bir sonucu olduğu belirtiliyor.

6.ZEKA NEDİR?

Zeka farklı şekillerde çıkar karşımıza, ancak zekanın biyolojik olarak ne anlama geldiği henüz bilinmiyor. Miyarlarca nöron bir bilgiyi işlemek, yeni bir durumu değerlendirmek ve sonuç alınamayan bir bilgiyi silmek için birlikte nasıl çalışır? İki kavramın yan yana gelip bir soruna çözüm getirmesi nasıl geçekleşiyor? Zeki insanlar, bilgileri daha rafine, daha çeşitli veya daha çabuk erişilebilecek şekilde mi depoluyor?

Son çalışmalar, kısa vadeli bellek kapasitesi, bilişsel sorunları çözme yetisi, olaylar arasındaki güçlü ilişkileri depolayabilme yeteneği ile zeka arasındaki olası ilişkiyi araştırıyor. Ne yazık ki sonuçlar umut verici değil. Kaldı ki zeka tek bir mekanizma veya tek bir nöral bölge ile desteklenmiyor olabilir. Zeka ne olursa olsun insanların en büyük özelliğidir.

7.ZAMAN BEYİNDE NASIL BİR YOL İZLİYOR?

Koşularda start tabanca ile verilir, çünkü beyin sese ışıktan daha hızlı tepki verir. İnsanoğlu ne gördüğünü, ne işittiğini belirtme durumuna geçtiği zaman durum değişir. Gelen sinyalleri algılamak için beyin çok büyük bir çaba harcar. Çünkü bunlardan her biri farklı hızlarda işlemden geçmek durumundadır. Parmağınızı önünüzde şaklatın, ses sisteminiz görme sisteminizden 30 milisaniye önce sesi işlemden geçirmesine karşın, şaklamanın görüntüsü ile sesi aynı anda olmuş gibi hissedersiniz. Çünkü beyin çok karmaşık bir düzeltme süreci sonunda olayları eşzamanlı algılamamızı sağlamaktadır. Gözümüzü kırpıştırdığımız zaman görmemiz gereken 80 milisaniyelik karanlık ile aydınlık arasındaki geçişi beyin düzenlemektedir. Ancak hasta bir beyin zamanlama sorununu çözerken hata yapabilir. Bunun en tipik örneği dengesini kaybeden ve sık sık düşme tehlikesi gösteren yaşlılardır.

8.BEYİN NİÇİN UYUR VE RÜYA GÖRÜR?

Yaşantımızın en şaşırtıcı yönlerinden birisi zamanımızın üçte birini uykuda geçirmemizdir. Yeni doğan bebekler bunun iki katını kullanırlar. Tam bir gün-gece döngüsünü uykusuz geçirmek insanı zorlar. Sürekli uyanık kalma akıl hastalıklarına yol açar. Tüm canlılar uyur. Yunuslarda beynin yarısı uyurken diğer yarısı uyanık kalır. Bu konuda üç görüş var, birincisi uykunun onarıcı özelliğinin olmasıdır ve vücudun enerjisini yenilediği ileri sürmektedir. İkincisi; uyku beynin simülasyonlarını çalıştırmasını sağlıyor. Üçüncü kuram ise; uykunun öğrenme, anıları toparlama ve gereksiz ayrıntılardan kurtulma yolunda kritik bir rol oynadığını ileri sürüyor.

Son zamanlarda araştırmalar REM uykusu üzerinde odaklanıyor. Bilim insanlarına göre, uykunun bu aşamasında anılar uzun vadeli belleğe dönüşüyor. Uyku düzeni bozulanlar, araştırmalarda çok önemli bulgulara kaynak teşkil ediyorlar.

9.BEYNİN BİR KONUDA UZMANLAŞMIŞ SİSTEMLERİ, BİR DİĞERİ İLE NASIL BÜTÜNLEŞTİRİYOR?

Çıplak gözle bakınca beynin yüzeyi yapısal olarak aynıymış gibi görünür. Ancak faaliyetlerini ölçünce, farklı bilgi tiplerinin farklı bölgelerde farklı şekillerde işlendiği ortaya çıkar. Bilim insanları, beyin ağının koku, açlık, acı, hedefe kilitlenme, sıcaklık, öngörü ve yüzlerce diğer görev arasında nasıl dağıldığını görebiliyorlar. Anca bunun nasıl başarıldığına tatmin edici bir açıklama getiremiyorlar. Ayrıca beynin bu bölgeler arasında nasıl eşgüdüm sağladığına da bir açıklama getiremiyorlar.

Beyindeki atımların hızı bir bilgisayarın atım hızının yüz milyonda biri düzeyinde olmasına karşın beynin yolda gördüğümüz bir insanı anında tanıması, bu kadar yavaş atımların bu kadar hızlı çalışmasına beynin paralel bir işlemci olduğuna bağlanıyor. Yani çok sayıda işlemi aynı anda yürütebiliyor.

Beyinde farklı sistemlerden gelen bilgilerin birleştiği özel bir bölüm yoktur. Bu konuda çok az araştırma yapılmıştır, bunun nedeni büyük olasılıkla beynin dinamik bir ağ olarak değil de toplu bir montaj hattı olarak görme eğilimi olabilir.

10.BİLİNÇ NEDİR?

Modern tıp bilinci de henüz çözememiştir. Bilim insanları bilincin beynin maddi malzemesinden kaynaklandığını düşünüyor, çünkü beyindeki en ufak bir değişiklik, özel deneyimleri güçlü bir şekilde altüst edebiliyor.

Bilinç olgusunun altında yatan mekanizmanın çeşitli fiziksel etkilerin yer aldığı görüşü güçleniyor. Beynin yoğun geri besleme devresi, bilinç üretiminde çok önemli rol oynuyor.

Yakın zamana kadar bilim insanları bilinç ile ilgili beyin bölgelerini teşhis etmeye çalışıyordu. Şimdi bu bölgeler arasında nasıl ilişki kuruyor sorusunu çözmeye çalışıyorlar…

Fosforlu Çiçekler

Yandaki şekilde gördüğünüz gibi çiçeğinizin parlamasını ister misiniz? Bunu yapmak için fosforlu olması gerektiğini anlamışsınızdır sanırım.

Gerekli malzemeler; fosforlu kalem, su, karanfil, mürekkep, kavanoz.

Öncelikle sizlerle bir deney yapmamız gerekiyor. Deney sonucunu görerek tasarımımızı gerçekleştireceğiz.

.

.

.

Şimdi elimizdeki kavanozların için sırasıyla mürekkepli su, normal su ve fosforlu su koyacağız. Fosforlu su oluşturmak için fosforlu kalemin içini çıkartıp suyun içinde çözünmesini sağlayabilirsiniz.

.

.

.

.

.

Yandaki şekilde gördüğünüz üzere fosforlu kalemin içini kavanozun içine koyuyoruz. Amaç içindeki renkli kısmın suyun içinde çözünerek bitki tarafından çekilmesi.

.

.

.

.

.

Şimdi kavanozlarımıza bitkilerimizi ekliyoruz. Eklediğimiz bitkiler suyu çekerken suyun içindeki malzemeleri de birlikte çekecektir.

Beyaz karanfillerinize herhangi bir renk vermek isterseniz yine aynı mantığı kullanabilirsiniz.

.

.

.

.

Belli bir süre bekledikten sonra çiçeklerdeki renk değişimini görebilir hale geleceksiniz. Yandaki resmimiz kırmızı renkli suyun içine konulmuş çiçekten bir görüntü.

.

.

.

.

.

Yandaki resimde ise mürekkepli suyun içinde kalan karanfillerdeki değişimi görebilirsiniz. Karanfilin yaprakları mavileşmeye başlamış bile.

Su ile birlikte mürekkebin de bitki tarafından emildiği anlamına geliyor bu işlem.

.

.

.

.

Eğer mürekkebiniz bitkinin yapraklarında görülmeye başladıysa fosforunuz da bitki tarafından çekilmiş demektir. Artık deneyimizi yapabiliriz. Şimdi yapmamız gereken ise gece görmek istediğiniz bir yere çiçeğinizi koymak.

Sonuç ise mükemmel. Resimdeki çiçeklere bakar mısınız? Sanki yapma çiçekler. Sudaki fosfor bitmediği için şişedeki su daha parlak çıkmış.

Yolunuza Karar Verin

Her öğrenci belirli bir sonuca ulaşmak için çalışır. Kimisi öylesine gelip giderken, kimisi ise belirli bir amaç ve gaye ile gelir gider okula.

Öğretmenlerimizden bazıları (özellikle idealist olanlar) bu öğrencileri keşfedipgerekli yönlendirmeleri yaparlar. Fakat bazı öğrenciler hedeflerini belirlemekde zorluk çekebilir. Hatta bazı öğrenciler hedeflerini paylaşma konusunda zorluk çekebilir.

Bu durumda öğrencilerimiz kesinlikle rehber öğretmenleri veya kendilerine yakın hissettikleri öğretmenleri seçip ona açılarak gerekli desteği alabilir. Öğretmenlerimiz ise hedefi belirli öğrencileri bulup onlarla ilgilenerek onların hedeflerine ulaşmalarında yardımcı olabilir.

Hedefini belirlememiş öğrencilerin ise en kısa zamanda bir hedef belirlemeleri ve bu hedefe doğru emin adımlar atmaları gerekmektedir. Peki bu hedef nasıl belirlenir. Bir öğrenci hedefini nasıl belirler? Öncelikle yapmanız gereken kişilik özelliklerinizi iyi inceleyip bunun sonucunda kendinizi tanımanız gerekir. Daha sonra ise bu kişilik özellikleriniz doğrultusunda meslek seçimine karar vermeniz gerekmekte. Zamanla kişilik özellikleriniz, meraklarınız ve ilgileriniz değişeceği için meslek seçiminizde değişebilir.

Eğer keyfi olarak hedefinizi sürekli değiştirmiyorsanız bu normaldir fakat sürekli keyfi olarak hedefinizi değiştiriyorsanız o zaman kararsız ve tutarsızsınız demektir.

Odaklanma Sorunu ve Dikkat Dağınıklığı

Eğer dikkat dağınıklığınız veya odaklanma sorununuz varsa işte bununla başa çıkma yöntemleri.

Eğer sürekli ilginiz başka yerlere kayıyor ve sürekli kendinizi başka alemlerde buluyorsanız veya ders dinlerken hayallere dalıyor sürekli unuttuğunuz bir şeyler oluyorsa bunlar dikkat dağınıklığının sonucudur.

Dikkat bildiğimiz üzere uyanıklılık halidir. Eğer dikkat dağınıklığınız varsa hemen ilginiz başka yöne kayabilir. Gençler ve yetişkinlerde karşımıza çıkan bu olayı kendinizde farkına varabilirsiniz.

Farkına vardığınızda ise öncelikle kendiniz mücadele etmelisiniz. Mesela dikkat dağınıklığınız varsa bunun üstesinden gelmek için sürekli çaba içinde olmalısınır. Ne gibi? Dikkatinizin dağıldığını hissettiğiniz anda hemen dikkatinizi toplayın. Dikkatinizi dağıtmamak için çaba gösterin. Çok dikkat isteyen işlerle uğraşın. Hala sorunu çözemiyorsanız profesyonel bir destek alın. Eğer okumada bu dikkat dağınıklı sorunu yaşıyorsanız o zaman da hızlı okuma tekniklerini inceleyin.

Dikkat dağınıklığınızı nasıl anlarsınız? Dikkat dağınıklığına sahip kişiler şunları yapar:

  • Belirli bir şeyle çok kısa süre ilgilenebilirler.
  • Sık sık bir oyundan diğerine geçerler.
  • Faaliyetleri sürdüremez, yarım bırakırlar.
  • Dersi dikkatle dinleyemezler, etrafı ile daha çok ilgilenirler.
  • Sakardırlar, sık sık yaralanabilirler.
  • Ev ödevlerini almayı unuturlar ya da eksik alırlar.
  • Eşyalarını tam olarak getirmezler, kaybederler.
  • Dağınıklıkları vardır, defter vb. gereçlerinin düzenleri bozuktur.
  • Gelişim düzeyi içinde geç olgunlaşırlar.
  • Öğretmenlerle ilişkilerinde sorunlar yaşarlar. Karşılık veren, saygısız, ilgisiz bir öğrenci olabilirler.
  • Zekalarına uygun hayat başarısı gösteremezler.
  • Algıladıklarını örgütlemede, organize etmede mesela okuduklarını anlamlandırmada güçlük çekerler. (“p, b, d” harflerini çoğu kez karıştırırlar.)
  • İyi arkadaş ilişkileri kurmada zorlanırlar.

Dikkat dağınıklığının nedenleri ise şunlardır:

  • Beyindeki bazı alanlardaki hormonel dengesizlik (DEB gösterenlerin promotor korteks ve üst prefrontal kortekste daha düşük serebral glukoz metabolizmasından söz edilmektedir.)
  • Doğum öncesi ve doğum sırası etkenler
  • Duyu organlarında (görme – işitme organları) patolojiler
  • Psikolojik etkenler.
  • Genetik ve çevresel faktörler.

Dikkat dağınıklığı veya odaklanma sorunu yaşayan kişilere tavsiyelerimiz ise şu şekilde:

  • Öncelikle dikkat dağınıklığı hakkında bilgi sahibi olun.
  • Çocuğun davranışlarını ya da derslerle ilgili yaşadığı sıkıntılarını yaramazlık ya da tembellik olarak yorumlamayın.
  • Evde vereceğiniz görevlerle ( ilk önce onun da hoşuna giden görevleri tercih etmelisiniz) dikkat yoğunluğunu ve süresini artırın.
  • Davranışları ile ilgili daha sık geri bildirimde bulunun, sonuçlarını paylaşın.
  • Dikkatli davranışlarını ödüllendirin (ödülün her zaman maddi olması gerekmez, ebeveynin ilgisi ve mutlu olduğunu göstermesi yeterli olabilir).
  • Çocuk kendisinden beklenilenin ne olduğunu tam anlamıyla bilmelidir. Bu nedenle beklentilerinizi açıklayın. Ve beklentilerinizde tutarlı olun.
  • Büyük resimli kitaplar alın ve okutun.
  • Bilmece çözmek, resimleri eşlemek gibi hafıza ve dikkat üzerine olumlu etkiler yapacak etkin­likler tercih edin.
  • Boyama, boncuk dizme ve el işlerine teşvik edin.